Vaziyetlerini ortaya koyduktan sonra geriye Konuşacak pek fazla şey kalmıyordu. | Open Subtitles | وحالما انتهوا من تسوية شؤونهم لم يعد لديهم المزيد للتحدث عنه |
Harika. Henüz Konuşacak kadar bir şey yok diye biliyordum. | Open Subtitles | رائع، لم أكن أعلم أنه كان هناك ما يكفي للتحدث عنه بعد |
Konuşacak bir şey yok. Yaşlı kurda karşı geldiniz ve kaybettiniz. | Open Subtitles | لايوجد لأي شيء للتحدث عنه لقد وقفتى ضد الرجول العجوز وقد خسرتى |
Aslında bunlar hakkında konuşmaya davet edilmek için, balonla dünyayı turlamam gerekti. | TED | ولكن وجب علي ان ادور العالم بالمنطاد لكي تسنح لي الفرصة للتحدث عنه |
Konuşacağımız çok şey var. | Open Subtitles | -هناك الكثير للتحدث عنه |
Lütfen gerçekten üstünde çalışa bilecek bir şeyler olduğunu söyle. | Open Subtitles | رجاءً قُل لي بأنه لديكَ شيئٌ حقيقي للتحدث عنه. |
Ama tanıştığım zaman Konuşacak bir konu olacak işte. | Open Subtitles | حسناً , عندما أفعل , سيكون لدينا شيء للتحدث عنه |
Güzel. Eminim uzmanlarınızın Konuşacak çok şeyi vardır. | Open Subtitles | رائع , اعتقد انه لدي خبرائك الكثير للتحدث عنه |
Konuşacak bir şey yok. Çay partimi sabote ettin. | Open Subtitles | لا يوجد شئ للتحدث عنه أنت اقتحمت حفلة الشاي خاصتي |
Eminim Konuşacak çok şeyiniz vardır. | Open Subtitles | أنا متأكد أنكما لديكما الكثير للتحدث عنه |
Üzgünüm Westen. Konuşacak başka bir şey yok. Bly beni dinle. | Open Subtitles | لا يوجد شيء آخر للتحدث عنه بلاي ، اسمعني أرجوك |
O zaman ikinizin Konuşacak çok şeyi vardır. | Open Subtitles | الان سيكون لديكم انتما الاثنان للتحدث عنه |
Konuşacak bir şey yok. Serum işe yarıyor, yaradığını biliyoruz. | Open Subtitles | ليس هناك ما يدعو للتحدث عنه المصل يعمل، ونحن نعلم أنه يعمل |
Dürüst olmam gerekirse, eski sevgilin ile akşam yemeği yemek biraz tuhaf ve Konuşacak fazla bir şeyimiz var gibi gözükmüyor. | Open Subtitles | بصراحه من الغريب قليلا ان نحظي بعشاء مع عشيقك السابق ليس وكان لدينا الكثير للتحدث عنه |
Şimdi bunu Konuşacak vaktim yok. | Open Subtitles | أنا ليس لي وقت للتحدث عنه الآن. |
Oh... Mm-hmm. Sanırım Konuşacak birçok şeyimiz var. | Open Subtitles | اوه ، اعتقد عندنا الكثير للتحدث عنه |
Bu aslında hakkında konuşmaya can attığım bir şey değil. | Open Subtitles | انهُ ليس شيئاً أتشوقُ للتحدث عنه |
Lütfen gerçekten üstünde çalışa bilecek bir şeyler olduğunu söyle. | Open Subtitles | رجاءً قُل لي بأنه لديكَ شيئٌ حقيقي للتحدث عنه. |