7 yaşımdayken, televizyon izlediğimi, insanların taş fırlattığını gördüğümü ve bunun eğlenceli bir şey olduğunu düşündüğümü hatırlıyorum. | TED | عندما كنت في السابعة، أتذكر مشاهدتي للتلفاز ورؤيتي لأشخاص يرمون الحجارة، أعتقدت حينها أن ذلك شيئًا مسليًا. |
Hani siz televizyon izlerken birden yerde yuvarlanmaya karar veren ve sizi çıldırtan? | TED | والذي يقرر أن يعبر أرضيتك فقط عند مشاهدتك للتلفاز ويخيفك؟ |
Yani çözmüştü. İki dakikadan biraz fazla zamanını aldı bunları televizyona yapıyor olduğunu anlamak. | TED | إذاً فقد عرف هذا. لقد أستغرق الأمر منه أكثر من دقيقتين ليعرف أن كان يفعل شيئاً للتلفاز. |
Tabii bizi her dakika güldürüyor. Tam bir komedyen. O burada olduğu sürece televizyona gerek yok. | Open Subtitles | نعم، إنه كوميدي لا حاجة للتلفاز عندما يكون موجود |
TV'nin bilgilendirici gücü var, haber verici, halkın gözlerinin önüne çıplak gerçeği serici. | Open Subtitles | للتلفاز القُوَة على التَنوير، على الإخبار لِعَرضِ الحَقيقَة المُجَرَّدَة على مَرأى مِنَ العُموم |
Neyse,Bence TV oldugu surece buyuk capta bir medya savasi istiyoruz. | Open Subtitles | إذن ، أعتقد ، بالنسبة للتلفاز نريد حملة إعلامية واسعة النطاق |
Televizyonun ilk günlerinden beri, paylaşan, gösteren ve büyüyen değişmemiş bir çizgi olmuştur. | Open Subtitles | منذ الأيام الأولى للتلفاز ،كان هناك خط متواصل من المشاركة العرض و النمو |
Tam düşündüğümüz gibi, Higuchi, Televizyonu arabasından da izliyor. | Open Subtitles | هذا هيجوتشي ، ومن المؤكد أنه ينظر للتلفاز من سيارته |
Sana bu kulaklıkları aldım. Biz Niles'ia çalışırken sen de televizyon izleyebileceksin. | Open Subtitles | ستكون قادرًا على الإستماع للتلفاز دون تشويشنا |
televizyon çirkini. Çirkin-çirkin değil. | Open Subtitles | القبح المناسب للتلفاز وليس، القبح القبيح |
Yastık umrumda değil. televizyon da umrumda değil. | Open Subtitles | أنا لا يهمني الوسادة و لا يهمني ما حدث للتلفاز |
televizyon için bir şey çekiyor ve bana göre bir rol olabileceğini düşünüyor. | Open Subtitles | إنه يخرج شيئاً للتلفاز لكنه يظن ان لديه دوراً من أجلي |
Eğer akıllıysa, televizyona çıkmadan önce adıyla ilgili bütün kanıtları ortadan kaldırırdı. | Open Subtitles | لا بد أنه مسح هويته الحقيقية قبل ذهابه للتلفاز |
televizyona alternatif olarak saklı şelâleye bir gezinti yapmanızı önerebilir miyim? | Open Subtitles | كبديل للتلفاز. أقترح عليكم القيام بجولة فى الشلالات الخفية. |
Çocukluğumun ünlü olma hayalleri öldü, yandı ve sen beni televizyona çıkartıp hayallerimi kabusa çevirdin. | Open Subtitles | حلم طفولتي بأن أكون شهيرة مات ودُفِنْ وأنت حفرت القبر، جعلتني أذهب للتلفاز وحولت حلمي إلى كابوس |
Ulusal bir televizyona çıkıp dünyaya yaptığınızı göstererek yasal sisteme sizi durdurması için meydan okuma cüretini gösterdiniz. | Open Subtitles | لقد تجرأت على الذهاب للتلفاز الوطني لتري العالم ما فعلت وتحديت النظام القانوني لأجل إيقافك |
TV seyretme hakkın iptal oldu. Okumak için bir şeyler al. | Open Subtitles | إمتيازُ مشاهدتك للتلفاز قد تم تعليقه ابحث عن شيءٍ ما لتقرأه |
Amerika'lıların TV izleme süresi günde neredeyse 5 saat. | TED | معدل مشاهدة الأمريكان للتلفاز هي تقريبا خمس ساعات يوميا |
Ölmeden önce burada bir TV programı çekecekti. | Open Subtitles | لقد كان سيقوم بعرضاً خاصاً للتلفاز من هنا قبل أن يموت. |
Baba, TV sağolsun, ben 8 dakika önce ne olduğunu bile hatırlayamıyorum. | Open Subtitles | -أبي ، الشكر للتلفاز ، لا اتذكر ما حدث منذ 8 دقائق |
Televizyonun kötü bir etkisi olabileceğini hiç düşünmemiştim. | Open Subtitles | رباه، لم أدرك أن للتلفاز أثراً خطيراً هكذا |
Evet. Televizyonun geleceği parlak. | Open Subtitles | أعتقد أن هناك مستقبل مشرق . بالنسبة للتلفاز |
Öylece oturup Televizyonu mu dinleseydim? | Open Subtitles | هل أجلس هناك و استمع للتلفاز ؟ |