Bir seansa dahi gelmeden 4 yıldır seans başı 250 ödedim. | Open Subtitles | أنصت إلي لقد كنت أدفع لك 250 دولاراً للجلسة لأربع سنوات بدون حضور جلسة واحدة |
Ben seans için kendimi tazelemek amacıyla dinlenirken, birkaç saatliğine grubu denetleyecek başka bir psikoloğa ihtiyacım var. | Open Subtitles | اريد عالم نفس اخر للاشراف على المجموعة لبضع ساعات حينما اكون اريح جسدي لاكون منعش للجلسة |
Pekâlâ ama bütün seans boyunca burada benimle duracaksın. | Open Subtitles | حسناً، لكن سيتوجب عليكِ الجلوس معي للجلسة الكاملة |
seans için çek yazıyorum. Bu... Bu fazladan bir ödeme. | Open Subtitles | سأكتبُ شيكّاً للجلسة هذا مبلغ إضافي لك |
Onbir saat sonra Duruşma için Washington. D.C.'de olmam gerekiyor... ve elde edeceğim sonuç muhtemelen hayatımın en büyük kararlarından biri olacak. | Open Subtitles | يجب أن أكون في واشنطن في الساعة11 للجلسة التي تتعلق بمهنتي |
Çok para değil o. seans başına 25 dolar. | Open Subtitles | ليس الكثير خمسة و عشرين دولار للجلسة |
Hem servetinizden sadece seans başına 500 rupi vereceksiniz. | Open Subtitles | ومن حظك 500 روبية للجلسة الواحدة |
Tamam, Paul, bir sonraki seans için sana bazı ödevler vereceğim. | Open Subtitles | حسناً يا (بول) سأعطيك بعض الواجبات للجلسة القادمة واجبات؟ |
Duruşma tarihi ve anlaşma için bastırmaktan başka çare yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك الكثير لفعله عدا تحديد ميعاد للجلسة و السعي وراء تسويه |
Ön Duruşma için ek süre talep edebiliriz. | Open Subtitles | يُمكننا طلب إستمرار للجلسة التمهيدية |
Pardon, Duruşma tekrar başlıyor. | Open Subtitles | معذرةً ، لقد عدنا للجلسة |