"للحافلة" - Traduction Arabe en Turc

    • otobüse
        
    • otobüs
        
    • otobüsün
        
    • otobüsü
        
    • Bana aracın
        
    Bütün kısıtlamasız hastalar lütfen otobüse geçsin. Open Subtitles الي جميع المرضي الغير مقيدين بالدفاتر. عودوا للحافلة,من فضلكم
    Bütün kısıtlamasız hastalar lütfen otobüse geçsin. Open Subtitles الي جميع المرضي الغير مقيدين بالدفاتر. عودوا للحافلة,من فضلكم
    Kızı eski otobüse getir ona burası bizim otelimiz de. Open Subtitles أحضر الفتاة للحافلة القديمة وقل لها بأنه فندقنا
    Kira paranı al da kendine bir otobüs bileti alıp git buradan. Open Subtitles أسترجعي ما دفعتيه للإيجار واشتري لكِ تذكرة للحافلة وأرحلي عن هذا المكان
    Burası Rocinha’nın ana caddesi, Estrada da Gavea ve bu cadde boyunca giden bir otobüs rotası var, bir sürü insan dışarıda, caddede. TED هذا هو الجرار الرئيسي في روسينها ، استرادا دا قافيا، وهناك طريق للحافلة يمرُّ عبرها، الكثير من الناس في الشارع.
    - Derhal otobüsün içine girin. - Güvenli midir? Open Subtitles ..ادخلوا للحافلة فورًا هل الوضع آمن بالداخل؟
    otobüse binin beyler, gidiyoruz. Open Subtitles عودوا للحافلة ايها السادة المحترمون سنتحرك
    O şanslı yuppi otobüse zamanında yetişecek. Open Subtitles ذلك الشاب المحترف المحظوظ سيصل للحافلة في الوقت المناسب.
    Seni otobüse götürüp, bilet alacağımı hep söylüyordum, öyle değil mi? Open Subtitles قلت لك دائما أنني سآخذك للحافلة , معي تذكرة
    Seni otobüse götürüp bilet alacağımı hep söylüyordum değil mi? Open Subtitles قلت لك دائما أنني سآخذك للحافلة , معي تذكرة
    otobüse bindiğinizden ancak böyle emin olabilirdim. Open Subtitles أنها الطريقة الوحيدة لأتأكد من ركوبك للحافلة
    Eğer hemen otobüse binmezseniz, geç kalacaksınız. Open Subtitles هنالك جرثوم منقلب تحاول السلطات تهدئته اخرج من صدفتك وادخل للحافلة
    Pekala. Hadi yürüyün, yürüyün. Herkes otobüse. Open Subtitles حسناً، فلننطلق، فلننطلق ليصعد الجميع للحافلة
    Belki otobüse giderken yemek paran için birçok kere dayak yemişsindir. Open Subtitles ربما تمت مُعاملتك بطريقة خشنة عدد من المرات لأجل جلب مال الغداء وأنت في طريقك للحافلة
    - otobüs tüm gün bekleyemez. Open Subtitles يجب أن تُسرعا ، لا يمكن للحافلة أن تنتظر طوال اليوم
    Para kazanamayacağımı sandın. otobüs beklerken bir dolar buldum. Open Subtitles وظننتي أنني لن أجني المال وجدت دولار أثناء انتظاري للحافلة
    otobüs pasosu gibiymişler, ne demekse. Open Subtitles قال أن ملمسها كان مثل بطاقته للحافلة أي كان ما يعنيه ذلك
    - Ne? ! otobüs için param yoktu, bu yüzden beni arabayla getirmeyi teklifi etti. Open Subtitles لم تكن معي أموال للحافلة لذا فعرض عليَّ توصيلي
    otobüs için param yoktu, bu yüzden beni arabayla getirmeyi teklifi etti. Open Subtitles لم تكن معي أموال للحافلة لذا فعرض عليَّ توصيلي
    otobüs bulmalıyım otobüs bulmalıyız, çabuk. Open Subtitles ساذهب للحافلة علينا الذهاب للحافلة بسرعة
    Daha önce konuştuğumuzda, otobüsün ön camından o adamları gördüğünü söylemiştin. Open Subtitles حين تحدّثنا سابقاً أخبرتينا بأنكِ تمعنتِ النظر على هؤلاء الرجال من النافذة الأمامية للحافلة
    Kabuk telefonlarını çıkarıp, otobüsü arayın, yoksa geç kalacaksınız. Open Subtitles اخرج من صدفتك وادخل للحافلة لأنك سوف تتأخر
    Bana aracın zarar görmez dış kaplamasını göstermeni istiyorum. Open Subtitles اريدك ان تثبت حصانة الجلد الخارجى للحافلة.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus