Burada hareket için bilgi kodlaması yapan aksiyon potansiyeli görüyoruz. | TED | حسناً. فها قد رأينا فعل الجهد وهو يشفر معلومات للحركة. |
Üzerimde hareket algılayıcı bir kıyafet var, vücudumun ne yaptığını anlıyor. | TED | أرتدي بدلة مُلتقطة للحركة عن طريق القصور الذاتي تلتقط حركة جسدي. |
hareket algılayıcı dedektörler kimlik tanıma arayüzleri ve retina tarayıcılar var. | Open Subtitles | بعدها هنالك كاشفات للحركة مضاعف الأعطال اسلاك تعريفية وماسحات شبكة العين |
harekete aşırı duyarlı bir alıcı. El yapımı. | Open Subtitles | إنها أداة كاشفة للحركة مصنوعة وفقاً للطلب |
Bu yüzden en başından çalışmaya başlayacağız, bir hareketi mükemmel yapmadan diğerine geçmeyeceğiz. | Open Subtitles | لذلك سوف نبدأ من جديد وعليك إتقان كل حركة قبل الانتقال للحركة التالية |
O yüzden hareket sensörümüz şarkı söyleyen, şişme bir kardan adam. | Open Subtitles | ولهذا السبب أيضاً، لدينا رجل ثلج قابل للنفخ حسّاس للحركة ومغنٍ |
Hem 3 boyutlu olarak gerçek zamanlı tarama hem de hareket yakalama kullanılmıştır. | TED | وهنا نقوم بمسح ثلاثي الأبعاد للحركة و بالوقت الحقيقي مع تسجيل الحركة. |
Burada saniyede 100 kere robota nerede olduğunu ileten üzerindeki hareket yakalayan kameradır. | TED | هناك كاميرات لاقطة للحركة في الأعلى تُخبر الروبوت عن مكانه 100 مرة في الثانية. |
Bizler de yaptığımız dizleri marketteki neredeyse bütün dizlerden daha iyi bir hareket açıklığına sahip olacak şekilde dizayn ettik. | TED | وقد صممنا هذه الركبة لإعطاء أعلى مجال ممكن للحركة أفضل من أغلب الركب الاصطناعية الموجودة في السوق |
Bedenimizi kullanarak düşündüğümüzü, yani önce beyinle düşünüp, sonra hareket için bedeni kullanmadığımızı; bedenin beyine geri besleme yaparak davranış biçimimizi ürettiğini söylüyordu. | TED | نحن نستخدم اجسادنا لنفكر, نحن لا نفكر باستخدام عقولنا و نستخدم اجسادنا للحركة فقط لكن اجسادنا تقوم بالارجاع الى عقولنا لتوليد طريقة التصرف |
Tek bir varlık gibi hareket edeceksiniz, dev bir hücre gibi, Ego yok, ve hareket için motive olun ve yemek bulmak için çevreyi keşfedin. | TED | يجب عليكم العمل كجسدٍ واحد من دون أنانية مع التحفز للحركة و استكشاف البيئة من أجل البحث عن الطعام. |
Bu, baledeki en zor sekanslardan biridir ve o otuz saniye boyunca Siyah Kuğu, sürekli hareket hâlinde olan bir "topaç insan" gibidir. | TED | إنها واحدة من أصعب المتتاليات في الباليه وبالنسبة لهذه الـ 30 ثانية أو نحو ذلك إنها مثل إنسان متقن للحركة الدائبة |
Bu yüzden yüksek çözünürlüklü hareket algılayan bir cihazın önüne oturdum. | TED | ولهذا جلست أمام جهاز فائق الدقة ملتقط للحركة. |
Ama onun geliştirmeleri inanılmazdı. Pistonlara doğrusal hareket için bir yatak ekledi, | TED | إلا أن تحسيناته كانت مذهلة أضاف موجهات للحركة على المكبس |
Teşhis, ağrıya ve hareket yeteneğinin kısıtlanmasına yol açan... kalça kemiği kırığı ve eklem yüzeylerinin tahribatıydı. | Open Subtitles | التشخيص كان كسر بالفخذ مع تهتك بالمفاصل مما سبب آلماً وإعاقة للحركة |
Pekala, büyük şehirdeki tüm köpeklere, hareket arayan sokak insanlarına, | Open Subtitles | حسنًا, الآن, لكل العصابات الموجودة في المدينة الكبيرة, لكل الناس في الشوارع, مع الأذآن الصاغية للحركة. |
-Günlük hareket raporunu aldım. | Open Subtitles | آه ، انا أنا كتبتها على التقرير اليومي للحركة |
Koridorlarda yüzlerce, harekete duyarlı kameralar var. | Open Subtitles | الصالات محاطة بمئات الكاميرات الحساسة للحركة التى ترسل الصور إلى حجرة الحراسة |
melez tarafımı harekete geçirdi, | Open Subtitles | المشجع للحركة النسوية , المندفع و المتحرر |
Özellikle hareketi başlatan ve devam ettiren azalan modülasyonu kaybeder. | TED | يفقد خاصّة هذا التعديل للحركة لبدء الحركة وتعديلها. |
Sanırım göreceğiniz kritik olan iki şey, ve bunlar, sanırım, açık hareketin iki ana engelidir. | TED | ما سنراه , أعتقد، شيئين مهمين و أعتقد أنهما تحديين للحركة المفتوحة |
NSB'ye katılmadan önce, gençlik hareketine üyeydim. | Open Subtitles | قبل أن أنضم للحركة القومية كنت عضوة فى حركة الشباب |