Doğum günüme Geldiğiniz için siz dostlarıma minnettarım! | Open Subtitles | شكراً لكم جميعاً أيها الأصدقاء للحضور الى عيد ميلادي |
Ama Geldiğiniz için çok teşekkür ederim. Şantaja maruz kalıyorum, Bay Holmes. | Open Subtitles | اشكركم جدا للحضور لقد تم تهديدي يا سيد هولمز |
Karışıklığı affedeceğinizi umarım... ama karım birdenbire iyileşti ve gelmek için çok sabırsızlandık. | Open Subtitles | ارجو ان تغفرى لى هذا الأضطراب ولكن زوجتى شعرت بتحسن فجأة وكنا على شوق للحضور الى هنا |
Buraya kadar gelme zahmetinde bulunduğuna göre... çok önemli bir şey için olmalı. | Open Subtitles | إذا تعبت نفسك للحضور طول الطّريق الي هنا... يَجِبُ أَنْ يَكُونَ شيءاً مهمَ. |
Size gelip tuvaletinizi tamir etmekten mutluluk duyacağına eminim. | Open Subtitles | أنا على يقين انه سيسعد للحضور لإصلاح مرحاضك |
Dayı beni bir törene davet etti, büyükanneyi anma törenine. | TED | ولكنه دعاني للحضور إلى مراسم كانوا يعدونها في ذلك اليوم من أجل جدتها. |
Buraya bu şekilde gelmesi anlamsız. | Open Subtitles | ليس لديه مبرر للحضور الى هنا بهذه الطريقة |
Biliyor musunuz, balayımızda buraya gelmeyi planlamıştık. | Open Subtitles | أتعلم, لقد كنا نخطط للحضور هنا لقضاء شهر عسلنا |
Geldiğiniz için hepinize teşekkür ederim içinizden biri, hatta ben bile bu garip deneyimin işe yarayıp yaramayacağını bilmiyor. | Open Subtitles | اذاً ، شكراً لكم جميعاً ، للحضور ليس بصفتي واحداً منكم ، او بصفتي الشخصيه اعتقدنا ان هذه التجربه ستنجح |
Geliyorum. Selam millet. Geldiğiniz için teşekkürler. | Open Subtitles | سأمسك الثعابين لكِ اهلا شباب, شكراً للحضور |
Eğer sorunuz yoksa hepinize Geldiğiniz için teşekkür ederim. | Open Subtitles | , لذا مالم هناك أي أسئلة شكرا لكم جميعا للحضور |
Geldiğiniz için teşekkürler ama duyarlılığınızın okuyucularımızın ilgisini çekeceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | تعلم ماذا شكرا للحضور لكني لا اجد شيئا هنا يدل على مدارك يمكن ان تجد صدى لدى قرائنا |
Jenny, tüm yolu gelmek zorunda kaldığın için üzgünüm. | Open Subtitles | جيني, أنا آسفة أنك قطعتي تلك المسافة للحضور |
Arkamdan gelmek zorunda değildin, ama hep geliyorsun. | Open Subtitles | ولم تكن مجبراً للحضور خلفي، ولكنك لطالما تفعل ذلك |
Kısa bir süre sonra da, buraya gelmek için davetiye aldım. | Open Subtitles | بعد فتـرة وجيزة , تـلقيت الدعوة للحضور إلى هـنا |
Bana buraya gelme davetini o yaptı. Bu yüzden sadece kapıyı çaldığımızda orada olmasını umabiliyorum. | Open Subtitles | قام بدعوتي للحضور الي هنا لذا أأمل أن أجده عندما أقرع بابه |
Bana gelme. | Open Subtitles | وبالتأكيد أنتِ لستِ بحاجة للحضور إلى عتبة داري |
Bir kardinalın yeterli vakti bulup bana gelip bunu anlatması nasıl? | Open Subtitles | كيف المدعى كاردينال عنده ما فيه الكفاية من وقّت للحضور وقول هذا لى؟ |
Bunu ispatlamak için de buraya gelip size bir hayli para önermem istendi. | Open Subtitles | يريدون ذلك ولإثبت ذلك، فوضوني للحضور هنا واعرض عليك الكثير من المال |
Beni buraya davet ettiğiniz için sizlere teşekkür etmek istiyorum. Bu konferansa katılmak benim için büyük bir ayrıcalık. | TED | اود ان اشكركم على دعوتي للحضور هنا. انها متعه كبيره بالنسبه لي ان احضر هذه المحاضره. |
gelmesi bir emirdir. Hepsi bu. | Open Subtitles | ..يجب أن يمتثل للحضور فوراً هذا كلّ ما في الأمر |
Genel Kurul'da konuşma yapmak için buraya gelmeyi planlıyor. | Open Subtitles | إنه يخطط للحضور هنا و الذهاب للإجتماع العام |
ve şimdi izleyicilere bunu nasıl yaptığını gösterebiliriz. | TED | هذا ما سنريه الأن للحضور كيف يمكن لشخص مثلك القيام بذلك. |