Bunun nedenleri oldukça karmaşık ve bunlara değinecek vaktim yok. | TED | الأسباب وراء ذلك غاية في التعقيد، وليس لدي الوقت للخوض في ذلك. |
Kesinlikle öyle, ve ikimiz de hazır olana kadar aceleye getirmeye hiç gerek yok. | Open Subtitles | بالطبع و ليس هُناك ما يحملُنا على أن نتعجل فى فعل شيء حَتَّى يتيقن كلٌ منا أننا مُستعدين للخوض فى هذا |
Ayrıca, şuan onun üzerinde durmanın bir anlamı yok. Hepsi geride kaldı. | Open Subtitles | كما أنّه لا ضرورة للخوض بهذا الآن فقد بات مِن الماضي |
Yeni biriyle bir ilişkiye girmek için kendimi hazır hissetmiyorum. | Open Subtitles | أنا لست مستعدة للخوض في علاقة مع أي شخص جديد |
Borsada oynayabilmek için en az 18 yaşında olmanız gerekiyor. | TED | علينا أن نكون في ال18 للخوض في سوق الأسهم. |
Ve gerçekten bir şeylere atılmak için hazır değilim. | Open Subtitles | و لست جاهزا حتى الآن للخوض في تجربة أخرى |
Detaylandırmama gerek yok değil mi? | Open Subtitles | إنني لست بحاجة للخوض بالتفاصيل لإخفاء أشياء أتذكرها |
Bu konuya girecek zaman yok ama ağaçların bakımı, bu gerilemiş çöl benzeri dağlık arazide en uygun ziraai yöntemin ne olduğu gibi konuları içeriyor. | TED | ليس هناك وقت للخوض فيه، لكنه يشمل أشياء مثل مشاتل الأشجار، وسائل الزراعة التي تناسب هذه الأراضي المتدهورة جدا، تقريبا صحراء مثل الأراضي فوق هذه الجبال. |
Şahsi yorumlara gerek yok. | Open Subtitles | لا داعي للخوض في المسائل الشخصية |
Şu an için bu konuya girmenin bir gereği yok. | Open Subtitles | لا يوجد سبب للخوض فى هذا الان. |
Uzatmamıza gerek yok. Tamam mı? | Open Subtitles | اسمع، لسنا مضطرين للخوض في هذا مفهوم؟ |
Ama, bu gece o konulara girmeye gerek yok. | Open Subtitles | و لكن لا داعي للخوض بالأمر الليلة |
Ve gerçekten bir şeylere atılmak için hazır değilim. | Open Subtitles | و لست جاهزا حتى الآن للخوض في تجربة أخرى |
Senin için hiçbir yerde dövüş ayarlayamadım. | Open Subtitles | لا أستطيع أن آتى لك بترشيح للخوض فى مباريات |
Senin için hiçbir yerde dövüş ayarlayamadım. | Open Subtitles | لا أستطيع أن آتى لك بترشيح للخوض فى مباريات |
Toplu bir dava için ideal bir lider olabilir. | Open Subtitles | ستكون بمثابة واجهة مثاليّة للخوض في معركة شرسة |
Alt tarafı bir cinsel ilişki için çok fazla sıkıntı gibi gözüküyor. | Open Subtitles | يبدو أن الشخص يضطر للخوض في الكثير من الأمور المزعجة لكي يتمكن من المضاجعة |
Şimdi, hepiniz size sağladığım dedikoduyu didiklemek için heyecanlanıyorsunuzdur. | Open Subtitles | الان انا اعرف انكم جميعا متلهفين للخوض فى الثرثرة الشهية التى قدمتها لكم |
Mary sanırım biraz konuşmamız gerek. | Open Subtitles | ماري,متأكدة من أننا بحاجة للخوض في نقاش. |