Olivia Pope sihrini kötülük için değil, iyilik için kullanır. | Open Subtitles | لا تستخدم أوليفيا بوب سحرها بهدف الشر، بل تستخدمه للخير. |
Fakat teknoloji ve teknoloji dünyasında olan pek çok şey gibi korsanlığın da kötülük ve iyilik için eşit derecede gücü var. | TED | لكن كمعظم الأشياء التقنية وفي عالم التكنولوجيا، للقرصنة الإلكترونية قوتان متساويتان للخير أو للشر |
Evet, bütün kasaba gerçek bir yardımsever olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | أجل، البلدة كلها تعتقد أنك محب للخير حقاً |
Eğer yüzeyin yeterince altına bakarsanız, her birimizi tanrının çocuğu yapan iyiliği bulabiliriz. | Open Subtitles | إذا نظرت تحت السطح بمافيه الكفاية أعتقد أنك ستكتشف الجوهر الأساسي للخير |
Ya da ciddi miktarlarda bağışta bulunan bir hayırsever olarak mı? | TED | أو كمُحِبة للخير تقدم مساعدات مادية مهمة؟ |
Ancak buraya gelmeden önce, iyi ve kötü arasındaki mücadeleye katılırız, sosyalizmin iyiliğine karşılık kapitalizmin kötülüğü, ve iyilik kazanmalı. | TED | لكن قبل أن نصل إلى ذلك، نحن منخرطون في صراع بين الخير والشر، وخير الاشتراكية ضد شر الرأسمالية، والنصر للخير. |
Tüm yapman gereken gücünü kötünün yerine iyi için kullanmak. | Open Subtitles | كل ما عليك فعله ان تستخدم سلطتك للخير لا للشر |
Tek yapman gereken bu parayı kötülük yerine iyilik için kullanmak. | Open Subtitles | كل ما عليك فعله ان تستخدم سلطتك للخير لا للشر |
Şey, yani,gücünü iyilik için kullandığını unutmayalım . Eğer onun için olmasaydı , ikinci aile evlat edinmeleri olmayacaktı. | Open Subtitles | دعينا لا ننسى بأنها تستغل موهبتها للخير لولاها لم يكن هناك تبنّي للأزواج المثليين |
Güçlerinizi kendiniz için kullandığınızı düşünüyor, yüce iyilik için değil. | Open Subtitles | هي تعتقد أنكم تستخدمون قواكم لمصلحتكم الشخصية ، وليس للخير الأعظم |
Artık sadece yüce iyilik için değiliz. | Open Subtitles | ليس كل ما نفعله للخير الأعظم في هذه الفترة |
23 yıl önce olanlar bir trajediydi. Fakat, daha büyük bir iyilik için gerekliydi. | Open Subtitles | ما حدث هنا منذ 23 سنةً كان مأساة ولكن ذلك كان ضرورياً للخير الأعظم |
Asıl mesele şu ki, o şımarık zengin çocuğun tekidir ve zamanla büyük bir yardımsever olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | المهم هنا أنه فتى غني ومدلَّل أشك أن يصبح رجل محب للخير |
Macar bir milyarder ve yardımsever, internetteki bazı komplo teorisyenlerine göre ise George Soros küreselci bir öcü, bütün dünya politikasını gizlice manipüle eden birkaç elitten biri. | TED | إنه من دولة المجر وكريم محب للخير. وبالنسبة إلى بعض المتآمرين عبر الإنترنت، يعد جورج سوروس مناصرًا للعولمة ومصدر رعب، وواحدًا من النخبة الذين يتلاعبون سرًا بالشؤون العالمية. |
İnsanların iyiliği için mi, yoksa şahsi veya yıkıcı amaçla mı kullanılacak? | Open Subtitles | هل سيكون للخير العام؟ او للاستخدام الشخصي؟ او سيكون لغايات تدميرية؟ |
"Sadece aradığı mutluluğu ve iyiliği bulacağını sandığı için seçer." | Open Subtitles | هو فقط يرتكب الاخطاء بحثا عن السعادة ظنا منه انه يسعى للخير |
O gün farkına vardım ki... hayatın dışında şeyler var... ve bu inanılmaz hayırsever güç... korkmak için bir sebep olmadığını bilmemi istiyordu... hiç. | Open Subtitles | هذا اليوم ادركت يقينا أنه كان هناك امور بالحياه وراء الاشياء وهذا لا يصدق قوه ما للخير |
Sen şeytani ama aynı zamanda hayırsever bir kukla ustasısın. | Open Subtitles | أنتَ بمثابة مخادع شيطانيّ ومع ذلك محباً للخير |
Belki daha iyi için çalışıyorlardı, size bellek kayıp insanların yardımcı olur. | Open Subtitles | ، ربما كنت تعمل للخير الأعظم . مساعدة الناس عندما فقدت ذاكرتك |
Oysa mütevazilik ve hakiki sevgi ile, en büyük en kuvvetli güç, iyiliğe hizmet eden bir araç olacaktır. | TED | من خلال التواضع والحب القويّ، بشكلٍ آخر، تصبح السلطة، العليا والأقوى، خدمةً ودافعاً للخير. |
Ben sahip olabileceğin, en cömert, en eğlenceli, en kıymetli hükümdarım. | Open Subtitles | أنا محب للخير أنا حاكم مسلي يستحق الزواج منك |
Kötülerin hep kötü olacağı ve iyilerin hep iyi olacağı şekilde? | Open Subtitles | بالنسبة للشر فدائما ستكون الشر وبالنسبة للخير فدائماً تكون الخير |
Ama onları iyi yönde kullanmanın bir yolunu bulmak zorundasın yoksa bu sadece doğal kaynakları boşa harcamak olur. | Open Subtitles | لكن عليك معرفة طريقة إستخدامها للخير وإلا تصبح |
Ama bunun iyi niyetli olduğundan şüpheliyim. | Open Subtitles | ربما يكون صحيحاً , لكن أشك بأنه للخير |
Londra'daki fakirlere neredeyse çeyrek milyon pound harcayan bir hayırseverdi. | Open Subtitles | و اكثر رجل منفر و فظ عرفته كان محبا للخير حيث انفق ما يقارب من ربع مليون من الجنيهات على فقراء لندن |
Ve yeteneklerini iyi amaçlar için kullananlarda olabilir. | Open Subtitles | وربما يستخدمون قدراتهم للخير أيضاً |