Ve orada kadınlar bölümünden özenle ayrılmış bir erkekler bölümü olduğunu farkettim. | TED | وما ان وصلت هناك .. حتى تنبهت الى وجود قسمين .. قسم للذكور .. ومفصول بعناية عن القسم الآخر وهو للنساء |
erkekler çivili ve kancalı penisini dişiye saplar, ama vajinasına yakın olan bir yere değil. | TED | للذكور قضيب شائك حرفيًا يقوم بطعن الأنثى وهم لا يطعنون في اي مكان قريب من المهبل. |
Dişiler, pek çok Erkek arasından seçim yapabilirken, erkekler pek çok dişiye ulaşabilirler. | Open Subtitles | تستطيع الإناث الاختيار من بين عدة ذكور بينما يمكن للذكور الناجحة أن تصل لإناث كثيرة. |
Bu durum dişilerle erkekleri ayırmaya olanak veriyor ve onlar da sadece erkeklerin yetişkin evreye gelmesine izin veriyor. | TED | مما سمح لهم تصنيفها كذكور وإناث وسمحوا للذكور فقط للنمو حتى مرحلة البلوغ. |
Fakat sırf bu sınıftaki erkeklerin orgazm kayıtları. | Open Subtitles | ولكن سجل النشوة الجنسية للذكور في هذا الفصل الدراسي منفرد |
Tanrı beni Erkek lisesine göndermesini telafi etmeye çalışıyor olmasın? | Open Subtitles | لأنني كنت في مدرسة ثانوية للذكور فقط و الرب يعوضني عن هذا |
Biz de deneylerimizde erkeklere testesteron uyguladık. | TED | لذا فى تجربة قمنا، بحقن التستسترون للذكور |
Yavrusuyla dolaşan yetişkin bir dişi eşleşme dönemine gelmiş olabilir ve bu yüzden de bazı hevesli erkekler peşine takılabilir. | Open Subtitles | أي أنثى بالغة برفقة عجلها قد تجيء في الموسم، وبذلك قد تكون هدفاً للذكور العاشقة. |
Heybetli ve saldırgan olan erkekler için bu bir nevi cesaretlerini kanıtlama fırsatıdır. | Open Subtitles | هي فرصة للذكور لإثبات قوّة شخصيتهم. هم هائلون ومخلوقات عدوانية. |
Heyecanlı erkekler, çiftleşme mevsimi başlarken en azından bir gözlerini yolda tutsalar iyi olur. | Open Subtitles | كان من الجدير إسداء النصيحة للذكور المرحة أن يعيروا ولو نصف تركيزهم على الطريق بينما يبدأ موسم التزاوج |
Yine erkekler dişilerden önce besleniyor. | Open Subtitles | كما كان من قبل ، للذكور الأسبقية أكثر من الإناث. |
Gerçi erkekler de faydalanabilir, değil mi? | Open Subtitles | كما يمكن للذكور أن يستفيدوا منها أيضاً صحيح؟ |
Mesela kadınlar için, ev işi yapmak kanserden koruyucu. erkekler ise çok alışveriş yaptıklarında iktidarsız olabiliyorlar. | TED | مثل ما يخص السيدات حيث قيل أن أعمال المنزل تقي من سرطان الثدي، وبالنسبة للذكور قيل أن التسوق يسبب ضعف الإرادة فى كل شيئ. |
Sen ve ben gibi alfa erkeklerin egolarını bir kenara atması zor, ama o buna değiyorsa, çabaya değer. | Open Subtitles | يبدو الأمر صعباً للذكور أمثالي وأمثالك لكن لو كانت تستحق، أنت تُنجح العلاقة |
erkeklerin gür ormanda hareketlerini yavaşlatacak gösterişli boynuzları yerine kısa dişleri vardır. | Open Subtitles | للذكور أنياب قصيرة بدلاً من قرون شتوية التي قد تُعوّق حركتهم خلال الغابة الكثيفة |
Yavrusuyla dolaşan yetişkin bir dişi, eşleşme dönemine gelmiş olabilir ve bu yüzden bazı aşk dolu erkeklerin hedefi haline gelebilir. | Open Subtitles | أي أنثى بالغة برفقة عجلها قد تجيء في الموسم، وبذلك قد تكون هدفاً للذكور العاشقة. |
Çoğunlukla deniz buzulundan ayrılıp tepelere giderek onları rahatsız edebilecek rakip erkeklerin gözlerinden uzak duruyorlar. | Open Subtitles | تاركةً البحر المتجمد عادةً ومتوجهةً صوب التلال لتجنب الأعين المتطفلة للذكور المتنافسين الذين يُرجّح إثارتهم للمتاعب |
Papa Babandır, kendi baban değil,... kadınların Erkek anatomisi resmi yapmalarını yasaklayan. | Open Subtitles | انه الأب البابوي؛ وليس أبوك... الذين يحظر علي النساء الرسم التشريحي للذكور |
Pazartesi gecesi, erkeklere mahsus Seks Bağımlıları toplantısına hoşgeldiniz. | Open Subtitles | مرحبا بكم في اجتماع ليلة الاثنين للذكور فقط مدمني الجنس |
Kızlar, erkeklere Sevgililer Günü kartı mı verirmiş? | Open Subtitles | هل يفترض بالفتيات أن يهدين البطاقات الغرامية للذكور ؟ |
Bazı insanlarda, bir erkeğin masajı işe yaramayabilir. | Open Subtitles | بعض الأشياء لا يمكن للذكور فعلها |