"للذهاب في" - Traduction Arabe en Turc

    • çıkmaya
        
    • girmeye
        
    • gitmek için
        
    • çıkmak için
        
    • gitmekte
        
    Son zamanlarda o kadar meşgulüz ki çıkmaya vaktimiz olmuyor. Open Subtitles لم يكن لدينا وقت للذهاب في موعد بسبب إنشغالنا
    Birkaç hafta önce ilk randevuma çıkmaya karar vermiştim. Open Subtitles ولكن كان عليه قبل أسبوع واحد فقط أن قررت أنا على استعداد للذهاب في أول تاريخ بلادي.
    Boyayı çıkardılar ve denize girmeye hazırlar. Open Subtitles إزالة الطلاء، وانهم على استعداد للذهاب في البحر.
    Ve boya, denize girmeye hazırlar. Open Subtitles والطلاء، وأنهم على استعداد للذهاب في البحر.
    Öpüşmede yeterince iyiyim de bir randevuya gitmek için yeterli değil miyim? Open Subtitles هل انا جيدة كفاية في التقبيل لكنني لستُ جيدة كفاية للذهاب في موعد؟
    Şimdi düşman hatlarının arkasında göreve gitmek için hazırsınız. Open Subtitles وأنتم جاهزون الآن للذهاب في مهمتكم خلف صفوف العدو
    Yola çıkmak için gerekli hazırlıkları yapın. Open Subtitles قوموا بكل الإستعدادات للذهاب في الطريق مباشرة
    Entelektüel tarafını keşfetme yolculuğuna çıkmak için hazır mısın? Open Subtitles هل أنتِ مستعدة للذهاب في رحلة اكتشاف ذات فكرية؟
    Böyle düşünüyorsanız çekip gitmekte özgürsünüz. Open Subtitles إذا كانت هذه هي الطريقة التي تشعر بها، أنت في الحرية للذهاب في طريقك.
    O geziye çıkmaya hazır olduğunu sandım. Benim hatam. Open Subtitles إعتقدت أنه جاهز للذهاب في هته الرحلة الميدانية،هذا خطئي
    Yola çıkmaya hazır mısın? Open Subtitles أأنتَ مستعدّ للذهاب في جولة ؟
    Javier tura çıkmaya hazırlanıyor, Open Subtitles هافير مستعد للذهاب في جولة
    Yakında, James Bond suyun içine girmeye hazırdı. Open Subtitles فترة وجيزة، كان جيمس بوند على استعداد للذهاب في الماء.
    İçeri girmeye cesaret edemedim. Open Subtitles كولدن و أبوس]؛ ر تقديم نفسي للذهاب في
    Tamam be. Aptal gezilerine gitmek için bu gerekiyorsa. Open Subtitles حسناً، إذا كان هذا هو ما يتطلبه الامر للذهاب في رحلتهم الغبية
    Kurabiyeleri okuldan aldım, ve onları Washington DC ye gitmek için satıyordum. Open Subtitles لقد حصلتُ على البسكويت من المدرسة أنا أحاول بيعها للذهاب "في رحلة مدرسية إلى "واشنطن
    Jen, oğullarım böyle bir tatile gitmek için her şeyi yapardı. Open Subtitles (جين)، إن ابنَيّ مستعدّان لفعل أي شيء للذهاب في عطلة كهذه.
    Gecenin bir yarısı tatile çıkmak için garip bir zaman. Open Subtitles في منتصف الليل يبدو وقتا غريبا للذهاب في اجازة
    Bir ara Mark ve Judy Vicky ve Cristina'yı Mark'ın teknesiyle tura çıkmak için davet ettiler. Open Subtitles ذات مرة، مارك و جودي قاما بدعوة فيكي و كريستينا للذهاب في رحلة بحرية معهما
    Seyahate çıkmak için hiç acelem olmadığını bilmenizi isterim. Open Subtitles أريد إخبارك أنني لست في عجلة من أمري للذهاب في رحلة
    Nassau'ya vardığımız anda dilediğin yere gitmekte özgürsün. Open Subtitles بمجرد وصولنا لـ(ناسو) أنت حر للذهاب في أي مكان.
    Fakat istediğiniz zaman gitmekte özgürsünüz. Open Subtitles لكن أنت حر للذهاب في أي وقت

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus