Sağlık hizmetlerindeki tek günahları anlaşılan bunu bir kâr için yapmıyor olmaları. | Open Subtitles | ذنبهم الوحيد عندما يتعلق الأمر بالرعاية الصحية يبدوا بأنهم لا يعملونه للربح |
Bu sosyal bir girişim, kâr amacı güden bir süpermarket değil. | TED | أنها مؤسسة إجتماعية، سوبرماركت لا يهدف للربح. |
yoksullara, evsizlere, gazilere, yaşIılara yardım amacıyla kurulan, kar gözetmeyen bir kuruluş. | Open Subtitles | المنظمات الغير هادفة للربح المخصصة لمساعدة المحتاجين و عديمى المأوى .. وكبار السن |
İstatiklere bakılırsa kar elde etmek ya da bir suçu örtbas etmek için bombalıyor. | Open Subtitles | بشكل إحصائي إنه يفجّر للربح أو لإخفاء جريمة |
Buraya kazanmak için gelmedik. Büyük bir şovda çalmak için geldik | Open Subtitles | نحن لم نأتي هنا للربح جئنا هنا للعب معرض عظيم واحد |
Bir, senin gibi alfa erkeklerini zevk için ve bazen de para için alt ederim. | Open Subtitles | أولا انا اتفوق على ذكور بشخصية سيادية مثلك بهدف التسلية و للربح أحيانا الى متى ستعتمد على |
Görünen o ki; iki sayılık bir oyun oynayıp maçı kazanmaya bakacaklar. | Open Subtitles | ويبدوا أنهم يسعون إلى إصابة النقطتين للربح بالمباراة |
Kumarda kazanmanın tek yolu oyunları oynatacak yer veya banka olmaktır. | Open Subtitles | الطريق الوحيد للربح في القمار أن تكون البيت، البنك أن تدير اللعبة |
kâr ihtiyaçlarını karşıladığı zaman, İşletme servet oluşturur. | TED | الأعمال تنشيء ثروة عندما تلتقي مع الاحتياجات للربح |
kâr ihtiyaçlarını karşıladığı zaman ve bu vergilere yol açar ve bu gelirlere yol açar ve bu da bağışlara yol açar. | TED | إنها تلتقي مع الاحتياجات للربح وهذا يقود للضرائب وهذا يقود للدخل وهذا يقود إلى التبرعات الخيرية |
Çok yetenek isteyen işle sınırlı kalan bu ücret, kâr için iyi. | TED | لذا بالطبع، فإنّ ضبط ارتفاع الإجور للأعمال التي تتطلب مهارات عالية يعدّ جيداً للربح. |
kâr amacı gütmeyen bir kuruluş kütüphaneyi devralıyor ve modern kütüphane deneyimini yeniden düzenlemek istiyorlar. | Open Subtitles | حسنٌ, مالك غير هادف للربح تملّك المكتبة ويريدون إعادة التصوير لتجربة المكتبة الحديثة |
Ve benim bahsettiğim gibi kâr amacı gütmeyen küçük çaplı finansal organizasyonlara çok ihtiyaç var. | Open Subtitles | وهناك من يحتاج لقروض صغير من أجل تمويل مشاريع غير هادفة للربح مثل النوع الّذي أتحدّث عنه |
Ama ücret sisteminde müşteri sadece yapılan işin bedelini ödüyor bir de pazarlığa tâbi bir kâr. | Open Subtitles | بالإضافة للربح الإجمالي على تكاليف الإنتاج. لكن تحت هيكل الرسوم، العميل يدفع فقط للعمل المنجز، |
Köpek kapılarını mağaza indiriminle alıp kar için geri sattığını bilmiyorlar. | Open Subtitles | انهم لا يعلمون انك تشتري باب الكلاب بخصم المحل, ثم تعيد بيعها للربح |
Özel şirketler tüm federal hapishaneleri ele geçirdi. Şimdi hapishaneleri kar amaçlı yönetiyorlar. | Open Subtitles | شركة خاصة استولت على القوانين الفدرالية لذا هم الآن يديرون السجون للربح |
İnsanlıktan nasibini almamış vahşice hareketleriyle kar elde etmeyi amaçlayan böylelerinin. | Open Subtitles | رجال يسعون للربح من خلال أكثر الأشياء وحشية وهمجية |
Evet, web sitesi kelebeklerin araştırmasına adanmış kar amacı gütmeyen bir şey olarak ilan ediyor. | Open Subtitles | أجل ، موقعهم يُعلن أنهم شركة غير هادفة للربح تُكرس عملها من أجل إجراء بحوث على الفراشات |
Bu işten para kazanmak için ya da katil olduğu için yapmadığını biliyoruz. | Open Subtitles | نعرف ان الامر ليس للربح و نعرف انه ليس بقاتل اذن ما طبيعته؟ |
Para kazanmak için bu işteyim, kaybetmek için değil. | Open Subtitles | واشنطن العاصمة لقد دخلت هذة العمليه للربح و ليس للخسارة |
O arada biz de günü kazanmak için kurnaz çözümler ararız. | Open Subtitles | جعلهم يعتقدون بأنهم أسياد كل موقف في حين أننا نسعى بطرق أكثر دهاء للربح |
Kilit altında tutulup para için istismar edilmeyi hak etmiyorlar. | Open Subtitles | لا يستحقون أن يبقو في الأسر ويتم استغلالهم للربح |
Yeni bir Buy More kostüm yarışması kazanmaya hazır mısın? | Open Subtitles | هل أنت مستعد للربح في مباراة أخرى للملابس .. |
Anlamıştım ki kazanmanın tek yolu "edinmeye" olan koşulsuz bağlılıktı. | Open Subtitles | وفي ذاك الصيف تعلمت لعب اللعبة. ووصلت الى الفهم ان الطريقة الوحيدة للربح في اللعبة |