Böyle bir zamanda ziyarete gelen dostlara sahip olmak çok rahatlatıcı. | Open Subtitles | إنها لراحة أن يكون لديك أصدقاء للزيارة فى مثل هذا الوقت |
Eşim, ben ve çocuklar bir kaç haftalık bir ziyarete geldik. | Open Subtitles | انا وزوجتي هنا مع الأطفال لعدة أسابيع للزيارة بينما نصلح منزلنا |
Birkaç hafta sonra ziyarete gelir belki. İyice yerleştikten sonra. | Open Subtitles | سوف يعود للزيارة بالأسابيع القادم ربما إلى حين أن يستقر |
Her neyse, haftada üç kez ziyaret başına 50 dolar iyi mi? | Open Subtitles | على أي حال ما رأيك بخمسين دولاراً للزيارة ثلاثة أيام في الأسبوع؟ |
Gerald'ı hastanede ziyaret ettikten sonra ben de park yolundan geldim. | Open Subtitles | لقد جئت إلى الموقف بعد توقفي عند المستشفى للزيارة مع جيرالد |
Bir Fransız firmasının anlattığı bir hikâye hariç: Küçük bir kız ve onu 4 günlüğüne ziyarete gelen dev bir fil ile ilgili bir destan. | TED | عدا قصة روتها فرقة فرنسية: قصة ملحمية عن فتاة صغيرة، وفيل عملاق يأتون للزيارة لمدة أربع أيام. |
Peki, Junior ziyarete gelince yersiniz. | Open Subtitles | حسنا , تستطيعين أنتي أكلها عندما يأتي جونيور للزيارة |
Ajan Harrison'ı ziyarete geldik. | Open Subtitles | نحن فقط حصلنا عليهم للزيارة الوكيل هاريسن. |
Maggie'nin annesi, ziyarete geleceklerini söylemek için aradı. | Open Subtitles | والدة ماجي إتصلت لتخبرها بأنهم جميعاً قادمون للزيارة |
- ve biliyorsun California'dan nefret ediyorum - Belki ben ziyarete gelirim | Open Subtitles | . و كما تعرف ، أكره كاليفورنيا . إذن ربما يمكننى أن أحضر للزيارة |
Evet ama gerçek değeri ziyarete gelenlerin yüreğinde uyandırdığı gerçek inançla ölçülebilir. | Open Subtitles | نعم، ولكن لا يمكن تقدير قيمته الحقيقية إلا من الإيمان الحقيقي.. الذي يثيره في قلوب الحجاج الذين يأتون للزيارة |
Sonra Travis dönem sınavlarının bittiğini ve ziyarete gelmek üzere, yarın yola çıkacağını söyledi. | Open Subtitles | لذا ترافس يَقُولُ بأنّه أنتهى من الفصل الدراسي وبأمكانه أَنْ يَأتي للزيارة. |
Eğer Mei Ling Hwa ziyarete gelirse gerçekten acı çektiğimden emin olmak ister. | Open Subtitles | إن أتت مي لينغ هوا للزيارة ستريد أن تتأكد أنني تعذبت فعلاً |
İnsanlar ziyarete gelirdi. Sadece kömür değildi. | Open Subtitles | تعرف، الناس كانت يأتون للزيارة لم يكْن الأمر يتمحور حول الفحم فقط |
Ve her zaman ziyaret ettiğinde de burada hazırda olacak. | Open Subtitles | و سوف يكون الكثير منه هنا دائما عندما تأتي للزيارة |
Ve senin için de sorun değilse Marcus ziyaret için New York'a gelebilir. | Open Subtitles | و, كما تعلمين, إن كنت موافقةً ماركوس يمكنه القدوم لنيويورك,آه, كما تعلمين, للزيارة |
Bu kurumların çoğunlukla turistlerin, cezbedilerek çekileceği, ziyaret edeceği, bağış yapmakta gönüllü olacağı yerlerde kurulmuş olması tesadüf değil. | TED | ليس من الصدفة أن هذه المؤسسات أنشئت على نحو كبير في أماكن يصل إليها السائحون بسهولة للزيارة والتبرع. |
Belki bu hafta, gelip ziyaret edebileceğimi söylemiştin. | Open Subtitles | أنت قلت أنه ربما يمكنني أن آتي للزيارة هذا الأسبوع. |
Yakında çıkıp eve döneceğim. Ben de burada ziyaretçi sayılırım. | Open Subtitles | سأعود إلى المنزل قريبا اعتبري أني هنا للزيارة |
Sen benim ziyaretime gelebilesin diye aracıyı bertaraf ediyordu. | Open Subtitles | تجاهل الوسيط بيننا، فقط حتى أستطيع أن أجعلك تأتي للزيارة. |
Hala bakımevinde olduğunu düşünüyordum. Ziyaretine gelecektim. | Open Subtitles | فكرت بما أنكِ مازلت بهذا البيت فعلي أن آتي للزيارة |
Birkaç eski CD'yi ödünç almak için uğradım. | Open Subtitles | اتيت للزيارة لاستعير بعض السيديهات القديمة |
Uğradığın için sağ ol. | Open Subtitles | شكرا على قدومك للزيارة. |