Bu hükümetin Amerikan halkına doğruyu söylemeye başlaması gerekiyor artık. | Open Subtitles | على هذه الحكومة أن تبدأ في إخبار الحقيقة للشعب الأمريكي |
Majeste, Amerikan halkına konuşacak mısınız? | Open Subtitles | صاحب الجلالة ، ألن تقول بضع كلمات للشعب الأمريكي؟ |
Ben, vatandaşlık görevinden bahsediyorum. İnsanlara olan sorumluluklarımızdan. | Open Subtitles | أنا أتكلم عن الواجب الوطنى ومسؤلياتنا التى ندين بها للشعب |
Ulusal kaynaklarını halka veren bir Marksist'e daha ihtiyacınız yok, değil mi? | Open Subtitles | أنت لا تريد ماركسياً آخر يهب الموارد القومية للشعب ، أليس كذلك؟ |
Sizinle paylaşmak isteyeceğimiz bir şey yaptık, doğaçlamamızın kalbinde, İngiliz halkının sevdiği bir melodi var. | TED | قررنا أن الشيء الذي نود مشاركته معكم، من قلب ارتجالنا، هو لحن محبب للشعب البريطاني. |
Yönetimin ve piyasanın da üstünde halkın doğrudan yönetme yetkisi vardı. | TED | فوق الحكومة ، فوق السوق كان الحكم المباشر للشعب |
Jago Limanı'nında Cornish Halkı için resmi olmayan bir seçim yapıldı. | Open Subtitles | وتوصف ميناء ياغو الانتخابات الفرعية بمثابة استفتاء غير رسمي للشعب كورنيش. |
Avrupa vatandaşlarına daha fazla güç vermektir. Avrupa'yı gerçek bir halk projesi yapacak olan da budur. | TED | بل في الواقع إعطاء المزيد من السلطة لمواطني أوروبا و هذا ما سيجعل اوروبا مشروعاً للشعب بكل معنى الكلمة |
Demokrasimizin insanların demokrasisi olduğunu, bu nedenle hem insanlar gibi doğru olabileceğini hem de insanlar gibi yanlışa düşebileceğini söyledi. | TED | أخبرني أن ديموقراطيتنا هي ديموقراطية الشعب. ويمكن أن تكون عظيمة كما للشعب أن يكون، لكنها غير معصومة كما الشعب أيضًا. |
Bir saat içinde öğleden sonra saat 7'de başkan radyo ve televizyonlara çıkıp Amerikan halkına durumu anlatacak. | Open Subtitles | ،وفي غضون ساعة، في الساعة السابعة الرئيس سوف يلقي خطابًا إذاعيًا وتلفزيونيًا للشعب الأمريكي يشرح فيه الوضع القائم |
Topyekün savaş, Alman halkına zafer getirecek, ve bu çelik fırtınasından büyük ve saf olarak yeniden doğacak. | Open Subtitles | الحرب ستجلب النصر للشعب الألماني وهم سيخرجون عظماء وصافيون من هذه العاصفة الرعدية الصلبه |
Parayı bulup Irak halkına vermek için elimizden geleni yapıyoruz. | Open Subtitles | نحن نفعل ما بوسعنا لإسترجاع الأموال وإعادتها للشعب العراقي. |
Öyleyse ailene ait olan mallara el koymama itiraz etmezsin... ve onları insanlara hediyem olarak sunmama. | Open Subtitles | اذن انت لن تهتم عندما اصادر اصول عائلتك واقدمهم كهدية للشعب |
Ve bu miktara izinler yaratacağız ve bunları kirleten insanlara vereceğiz ve bunların ticaretine izin vereceğiz. | Open Subtitles | ونخلق بشكل جيد رخص لتلك الكميات ونعطيهم للشعب الذي قام بعمل التلويث والآن سنسمح لهم بأن يتاجروا بها. |
Önceki Kral, insanlara baba şefkati gösteren biriydi. | Open Subtitles | الملك الســابق كـــان أباً حكيمـــاً للشعب. |
Ama eğer suçlarınızı sizi bu makama getiren halka gösterirseniz? | Open Subtitles | لكن إن كنتِ ستكشفين عن ذنوبك للشعب الذي أوصلكِ للمنصب.. |
Gördüğünüz gibi piyasa ve siyaset o zamanlar tek, bütünleşmiş, ulaşılabilir, şeffaf vaziyetteydi. Çünkü gücü halka veriyordu. | TED | كما ترون ، كانت السياسة و الأسواق وجهان لعملة واحدة و بالتالي الشفافية لأنها منحت السلطة للشعب |
Bu aynı zamanda bölgede yaşayan Hopi halkının... ...mağara evlerine benzer. | TED | يبدو أيضاً مشابهاً جداً لبعض مساكن الكهوف للشعب الهوبي في تلك المنطقة. |
Bombardımanlara ve mahrumiyete rağmen Alman halkının morali, 1944 sonbaharında ilginç bir şekilde yüksekti. | Open Subtitles | رغم القصف رغم الحرمان كانت الروح المعنوية للشعب الألمانى بحلول خريف 1944 عالية بشكل مثير للدهشة |
Mühendisliğin, bir halkın kendi topraklarında yaşamasına ve milletler topluluğunun parçası olarak kalmasına imkan vermesi harika olmaz mı? | TED | لكن لن يكون من الرائع أن يكون هذا عجب الهندسة والسماح للشعب بالبقاء في أراضيها السيادية، وتكون جزءا من المجتمع الدولي؟ |
Amerikan Halkı'na sürekli bunu yapacağımı söylüyorum. Bu yüzden bu işin içindeyim. | Open Subtitles | هو ما أقول للشعب الأمريكي بأنني سأفعله من أجلهم، لهذا السبب ترشحتُ |
Oswald kurbanlık koyun gibi dışarı çıkarıldı... ve bir halk düşmanı olarak temiz bir biçimde bertaraf edildi. | Open Subtitles | عندما أخذ أستعداده تم إحضار أوزوالد مثل أضحية و التخلص منه بشكل مناسب كعدو للشعب |
Bunların ülkedeki insanların yararına... ...kullanılması gerekiyor. | TED | أنهم من المفترض لاستخدامها للفائدة للشعب في البلاد. |
Bu anayasaya hükümler eklemiştir. Bu anayasa, krallara itiraz edebilmek için insanları güçlendirmektedir ve kralların 65 yaşında emekli olması şartını getirmiştir. | TED | بأن وضع أحكاما في الدستور تخوّل للشعب محاكمة ملوكه، وضم أحكاما هنا تتطلب تقاعد الملوك عند بلوغهم 65 عاما من العمر. |
Ve bu akşam haberlere Bay Clark'ın başarısızlık nedeniyle Amerikan halkından özür dilemesine katılarak başlıyorum. | Open Subtitles | ولهذا الليلة أنا ابدأ العرض الإخباري بالإنضمام مع السيد كلارك في الإعتذار للشعب الأمريكي بسبب إخفاقنا. |