Ayrıca ayrılık sonrası, arkadaşlık öncesi zaman dilimimize geçmemizin vakti gelmiştir. | Open Subtitles | كما أنّه الأوان لننتقل للمرحلة التالية لما بعد الانفصال والسابقة للصداقة. |
Tüm arkadaşlık girişimlerim hemen eziliyor. | Open Subtitles | وجميع الوساطات للصداقة يجب أن تكون مختومة |
Bu gecenin, sizin kuşakla, bizim kuşak arasındaki dostluğun, güzel bir örneği olması dileğiyle. | Open Subtitles | 32,033 لتكن هذه الليلة مثالا للصداقة بين جيلكم وجيلنا |
dostluğun,empatinin ve sevginin korkunç sonuçlarına bakın. | Open Subtitles | العواقب الرهيبة للصداقة والتعاطف والتعلق الغاطفي |
Farketmez. Sevişme denen şey oradadır ve olan arkadaşlığa olur. | Open Subtitles | لا يهم، دور الجنس دائماً موجود، وبذلك لا مجال للصداقة |
O zaman Arkadaşlığın sözsüz bütünleyici kuralını hatırlatma gereği duyuyorum. | Open Subtitles | إذا بموجب هذا أنا أطالب بالذي حسب فهمي هو جزء متكامل من الميثاق الضمني للصداقة |
Kusuruma bakmayın, Avrupa'da dostluk kavramı biraz farklıdır. | Open Subtitles | أعذرني لصراحتي، نحن لدينا منظور مختلف عن الأمريكان للصداقة |
İki ülke arasındaki dostluğa gelirsek, bunun daha da ileri boyutlara taşınmasını engeleyecek bir şeyi ne yaptım, ne de yaparım. | Open Subtitles | أما بالنسبة للصداقة بين بلدينا فقد فعلت, ولن أفعل شيئا لمنعها من الإستمرار في النمو ..كما ان الصداقة |
Bu üst düzeyde bir arkadaşlık isteği mi? | Open Subtitles | هل تعتبر ذلك طلبا للصداقة من الدرجة الأولى؟ |
Biz diye bir şey yok artık arkadaşlık da yok. | Open Subtitles | لا وجود لـ (لنا) لا وجود للصداقة ليس بعد الآن |
Ben sana arkadaşlık bileziği vermedim ki. | Open Subtitles | لكنني لم أعطيكِ سواراً للصداقة |
Kavramlarla bağlantısı kopmuş bir kişi olarak kavramlarla bağlantısı kopmuş bir kişi için arkadaşlık işlevini gerçekleştiremezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك العمل ... كشخص ممثّل للصداقة من أجل رجل منفصل ... عن فكرة الصداقة وبصفتك رجلاً منفصلاً عن فكرة الصداقة |
İlanda "Manhattan'da yalnız, bi-erkek sağlam bir arkadaşlık için 12 yaşında özel birini arıyor." yazıyor muydu? | Open Subtitles | هل الإعلان يقول "وحيد، ثنائي ميول جنسي يبحث عن طفل خاص،عمره لا يتجاوز 12 سنة للصداقة في منهاتن |
İlginç bir arkadaşlık prensibi. | Open Subtitles | يبدو أنها أساسيات مهمة للصداقة |
Ve bana, dostluğun ve cesaretin gerçek anlamını öğrettin. | Open Subtitles | وعلمتني المعنى الحقيقي للصداقة والشجاعه |
Zorluk, dostluğun en doğru sınavıdır. | Open Subtitles | المحنة هي الاختبار الحقيقي للصداقة |
Büyükannem bir keresinde bana demişti ki, dostluğun asıl ölçüsü senin onun hakkında ne hissettiğin değildir. | Open Subtitles | اوتعلمون، لقد اخبرتني جدتي في مرة ...بأن المقياس الحقيقي للصداقة ليس ليس عن طريق شعورك تجاه الاخرين |
İlişkimiz sponsorluktan arkadaşlığa dönüştüğünde sosyalleşmek için nadiren sarf ettik. | Open Subtitles | عندما أجرينا تبادلاً من التوجيه للصداقة بذلنا جهداً دورياً للإختلاط |
Yargılama bitti. arkadaşlığa geri dönelim. | Open Subtitles | انتهيت من الإنتقاد وسأعود للصداقة |
Gerçek Arkadaşlığın ne demek olduğunu düşünüp durdum. | Open Subtitles | كنت أفعل الكثير من تحليل الذات و التفكير بشأن المعنى الحقيقي للصداقة |
Arkadaşlığın üç ana ilkesi vardır arkadaşlar birbirinin içine girmez arkadaşlar, arkadaşlarını saadet zincirine dâhil etmez benim başıma geldi oradan biliyorum ve gerçek arkadaş dediğin, taşınırken sana yardım edendir. | Open Subtitles | هناك ثلاثة عقائد للصداقة لاتغلغل بين الأصدقاء الأصدقاء لا يورطون بعضهم في مخططات بونزي |
Biri sıcak dostluk elini uzattı. | Open Subtitles | إذا مدت الهند مثل هذه اليد الدافئة ... للصداقة |
Birçok ülkede bir dostluk işaretidir. | Open Subtitles | أنها علامة للصداقة في الكثير من البلدان |
Ben de öyle. Bu dostluğa bir engel değil. | Open Subtitles | و أنا كذلك ليس هذا مقياساً للصداقة |