Bayat komik değil, akılllıca. Müşteri bir avuç dolusu alaycı saçmalık istemiyor. | Open Subtitles | وليس مثيرًا للضحك ولكن ذكي فالزبون فلا يريد مجموعة من الهراء الساخر |
Sağdıcıma dedim ki beni şaşırtabilirsin ve o bunun çok komik olacağını düşünmüş, ama bu bir şey değil. | TED | صديقي المفضل، لقد أخبرته أن بامكانه مفاجأتي، وهو يظن أن هذا قد يكون مثيرًا للضحك جدًا ليس هذا مجرد شيء. |
Tanrım, Bill, sadece gülmek adına fazla ileri gitmedin mi? | Open Subtitles | يالهي بيل , هذا خوف مرعب جميل فقط الذهاب للضحك |
- Anlamıyorsun. O insanların gülmeye ihtiyacı vardı. | Open Subtitles | -لست تفهم، هؤلاء الناس كانوا بحاجة للضحك |
Bunlar bayağı komik ama bu kesinlikle gülünecek bir durum değil. | Open Subtitles | أعني إنها تدفع للضحك ، لكن هذا الذي فعلته ليس مضحكاً مطلقاً |
Hindistan'da 600'den fazla gülme kulübümüz var. | Open Subtitles | لدينا أكثر من 600 نادٍ للضحك في الهند حقاً ؟ |
Eşsiz kaynaklar olan Amerika son derece gülünç ve tamamen anlamsız bir şekilde... rahatsızlığı ister akli ister fiziksel olsun vatandaşına tıbbi hizmet vermiyor. | Open Subtitles | اليوم، في أمريكا بمصادر غير متناسقة إنها مدعاة للضحك |
komik olmaya çalışıyorsanız, benim gülecek halim yok. | Open Subtitles | هل تحاول أن تبدو مضحكا ؟ لأنني لست في مزاج للضحك. |
Yaşayanların iyi bir yaşam istemelerinde komik olan ne? | Open Subtitles | ما هو المثير للضحك بهذه الأشياءِ الحيّةِ التي تبذل قصارى جهدها لكي تعِيش؟ |
Dustin, sıfır tuşunun basılı kalmasında komik olan ne var anlamıyorum. | Open Subtitles | ،ولو بقي الصفر عالقاً لا أرى أيّ شيء مثير للضحك |
Gerçekten çok komik ama hiç havamda değilim. | Open Subtitles | حقاً. هذا مضحك جداً, وأنا لست في مزاج للضحك |
Söylemek istediğim, bunlar aşırı türden örnekler ve bunlar eğlendirici ve gülmek için güzel örnekler. | TED | أعني ،أن هذه أنوع من الأمثلة المبالغ فيها ، و انها مسلية و جيده للضحك عليها. |
Ayrıca gülmek, eğlenmek için çok iyiler. | Open Subtitles | الى جانب ذلك، كما تعلمين، انهم أنهم جيدون للضحك |
Karnınız su sızdırana kadar gülmeye hazırlanın karşınızda gezegenimizin önde gelen politik hicivcisi Flof. | Open Subtitles | والآن، استعدوا للضحك حتى يتسرب الماء من جوانبكم مع أهم الشعراء الساخرين السياسيين في كوكبنا "فلوف". |
Geldiysek gülmeye, onun şimşeği oluruz. | Open Subtitles | وإن أقبلنا للضحك فإننا برقه بتلك اللحظة |
Bu ciddi bir görev. gülünecek bir şey yok. | Open Subtitles | ،هذه مهمة جدية لا يوجد ما يدعو للضحك هنا |
Doğrusunu söylemek gerekirse berbat bir gün geçiriyorum ve pek gülme havasında değilim. | Open Subtitles | أواجه يوم كريه وليس لي مزاج للضحك يمكننا أن ننتظر حتى الغد |
Her konuşmanızda Allah'a ya da Muhammed'e değil de İsa'ya küfretmenizi gülünç buluyorum. | Open Subtitles | ما أجده مثير للضحك أنكم تتفادوا الكلام عن الله أو محمد و لكن يسوع في كل محادثاتثكم |
Konu ses çıkarmak olunca Kahkaha bizi bayağı garip yerlere götürebilir. | TED | للضحك القدرة على أخذنا إلى أماكن رائعة غريبة من حيث صنع الضجيج. |
Sahneye çıktığımda, bazılarınız düşünmüşsünüzdür, ''Ay, bizi bir şamata bekliyor desene, çünkü şişman insanların eğlenceli olduğunu herkes bilir.'' | TED | عندما ظهرت على المسرح قد يكون بعضكم فكر في نفسه سيكون هذا مثيرا للضحك فالجميع يعلم أن السمينين يجيدون الإضحاك |
Burada, ne kadar genç olursanız, kahkahaya o kadar katılmak istiyorsunuz. | TED | و ها هنا، كلما كنت صغيراً، كلما إزدادت رغبتك بالإختلاط حين سماعك للضحك. |
Bu şekilde gülmene gerek yok genç adam. | Open Subtitles | لا داعي للضحك بهذه الطريقة أيها الشاب |
Buna gülerim, Haa, ha, ha! | Open Subtitles | شيء يدعوا للضحك! |
Ağlamanın da zamanı vardır, gülmenin de. Kederlenmenin de... | Open Subtitles | وقت للبكاء ووقت للضحك ووقت للحزن |