Bu yaratıcılığın geldiğini düşündüğümüz yol için büyük bir meydan okumadır. | TED | لذا هذا تحدي ضخم للطريقة التي نأتي إليها من تفكيرنا الإبداعي |
Şimdi sokakları daraltık peyzajlayarak daha yaya dostu haline getirdik gerçekte yeni düzenleme, altyapıyı nasıl inşa edeceğimizi tekrar baştan düşünme şehrimiz arabalar için değil insanlar için düzenlemeye yönelikti. | TED | لكنا الآن لقد ضيقنا الشوارع، أعدنا تخطيطها، جعلناها أكثر عملية للمشاة، إنها بالفعل إعادة تصميم، تجديد للطريقة التي نفكر فيها عند بناء بنيتنا التحتية، تصميم مدينة محورها الناس وليس السيارات. |
Bu gerçekten de harika bir fikir, ama benim söylemek istediğim bunun aynı zamanda ortaya çıkan iyi fikirler için çok iyi bir benzetme olduğu. | TED | هذه فكرة رائعة، ولكني أودّ أن أقول أنّ، في الواقع، أنّ هذه استعارة كبيرة للطريقة التي تنتج بها الأفكار. |
Buraya getirilme şekliniz için özür dilerim. Oturun lütfen. | Open Subtitles | إعتذاراتي للطريقة التي احضرت بها هنا اليوم من فضلك إجلس |
Buraya getirilme şekliniz için bizi bağışlayın ama sizin doğru kişiler olduğunuzdan emin olmak zorundaydık. | Open Subtitles | سامِحوني للطريقة التي أحضرتكم بها إلى هنا، لكن علينا التأكّد بأنكم مَنْ كُنّا نُنشادهم |
Chris'in kendi kendine, dışlanmak riskinden kurtulmak için insanlarla iletişim kurmayı öğrenmeye çalışmasına büyük saygı duydum. | Open Subtitles | لدي احترام عميق للطريقة التي علم بها كريس نفسه التواصل مع الناس ليتجنب خطر أن ينتهي به الأمر منعزلاً |
Sadece fikir edinmek için. Çok fazla fikir. | Open Subtitles | أريد الوصول للطريقة فحسب هنالك الكثير من السلوكيات |
Kira'yı yakalamak için şu anda elimizde... iki secenek var. | Open Subtitles | أما بالنسبة للطريقة الفعلية لهزيمة كيرا فهناك طريقتان |
Geçen gün verdiğim tepki için üzgünüm. | Open Subtitles | أسف للطريقة التى تعاملت بها مع ما قلتى الليلة الماضية |
Verdiğin tepkiye bakınca, bunu yaptığım için beni suçlayabilir misin? | Open Subtitles | أنظري , نظراً للطريقة التى تتصرفي بها الآن ، أيمكنكِ حقاً لومي؟ |
Böyle olduğu için çok üzgünüm, Rick. | Open Subtitles | أنا متأسفه جدا يا ريك للطريقة التي حدث بها كل شيئ |
Son zamanlardaki davranışlarım için bir zeytin dalıydı o. | Open Subtitles | لقد كان عرض سلام للطريقة التي كنت أتصرف بها مؤخراً |
Çünkü, bana söylendiklerine göre tüm bu şeyler akıl hastalığınla uğraşmak için başlamış. | Open Subtitles | لأنّه نظراً للطريقة التي أخبروني بها، أن الأمر برمته بدأ كطريقة للتعامل مع مرضك العقلي. |
Nedendir bilmiyorum, erkek jiletleri için kaval kemiğini kavrayacak teknolojiyi bulamamışlar. | Open Subtitles | لسبب ما فإن تكنولوجيا ماكينات حلاقة الرجال لم تتوصل بعد للطريقة المناسبة لحلاقة شعر الذقن |
İşleri batırdığım için üzgünüm. Bittiği için üzgünüm. | Open Subtitles | آسف للطريقة التي انتهت بها الأمور بيننا و آسف لأنها انتهت |
İşlerin, çoğu Depo ajanı için nasıl sonuçlandığını düşünecek olursak emin miyiz? | Open Subtitles | نظرا للطريقة التي تؤول إليها الامور مع مُعظم عُملاء المستودع هل نحن مُتأكدين ؟ |
Ama ilki için yeterince jölemiz yok. | Open Subtitles | لكن ليس لدينا ما يكفي من الهلام للطريقة الاولى |
Bu halde olmayı hak etmediğini düşündüğün için mi beni çağırdın? | Open Subtitles | هل استدعيتنى هنا لانك شعرت بالظلم للطريقة التى وُضعت بها فى سباتك ؟ |
Peter, sana karşı tavrım için özür dilerim. | Open Subtitles | , أسمع , بيتر , أنا آسف للطريقة التي عاملتك بها |
Bana söylediğin zamanki davranışlarımı affettirmek için. | Open Subtitles | إنه ملح اعتذار للطريقة التي تصرفت بها حين أخبرتني |