Örneğin final sınavlarında bunu öğrencilere verebilirsiniz | TED | حسنًا، نحن مثلا نريد إعطاء تلك التمرينات للطلاب المقبلين على اختبارات نهاية العام |
Birinin buraya daha anlamlı alıştırmalar eklemesi ve birinin de öğrencilere sorular için geri dönüşler sağlaması gerekli. | TED | يحتاج الشخص لبناء أسئلة ممارسة ذات معنى أكثر، ويحتاج الشخص أيضاً لتقديم تقييم للطلاب على تلك الأسئلة. |
Biletler öğrenciler için beş dolar, yetişkinler için yedi dolardır. | Open Subtitles | وسيكون سعر التذاكر 5 دولارات للطلاب , و7 دولارات للكبار. |
Bu Anatomaj Masası'yla öğrenciler kadavra olmadan diseksiyonu tecrübe edebilirler. | TED | مع هذه الطاولة أناتوماج، ويمكن للطلاب تجربة التشريح من دون جثة إنسان. |
* Okyanusta * - öğrenci başvuru kompozisyonlarına... * Ve ben de sadece yüzeceğim dedim * - ...bakması mümkün mü diye sormuş. | Open Subtitles | أنه أراد أن يعرف إذا من المحتمل يمكنه .الإطلاع على مقالات الطلب الجامعي للطلاب |
Dolayısıyla bu format, tek tip eğitim modelinden uzaklaşıp öğrencilerin çok daha kişiselleştirilmiş bir müfredat izlemelerine olanak tanır. | TED | إذن فالأسلوب يتيح لنا تجنب نموذج المقاس الواحد للجميع في التعليم ويتيح للطلاب اتباع منهج مخصص للفرد بصورة كبيرة. |
Okulda bir lider oldu ve bu davranış diğer öğrencileri de etkiledi. | TED | وقد أصبح مرشدا في المدرسة وقد أصبح هذا السلوك معديا للطلاب الآخرين. |
Lise eğitimini başarılı bir şekilde bitirmiş yetenekli öğrencilere iki yıllık bir diploma sunuyoruz | TED | نحن نقدم شهادة دبلوم سنتين للطلاب الموهوبين الذين أتموا بنجاح تعليمهم في المدرسة الثانوية. |
Bir gün, takımımızdan biri bir okula gitmiş ve bir öğretmenin okulun bahçesinden taş ve sopalar alıp sınıfa götürdüğünü ve onları öğrencilere verdiğini görmüş. | TED | في أحد الأيام، ذهب أحد أعضاء فريقنا إلى مدرسة ورأى مُعلما يلتقط العصي والحجارة من حديقة في الخارج ويأخذها إلى داخل الفصول الدراسية ويعطيها للطلاب. |
Bu videodan elde edilen parayla, sınıfımızdaki öğrencilere, kutulu oyunlarını yapmalarını sağladık. | TED | مع المال المتحصل من الفيديو المنتشر كنا قادرين على السماح للطلاب في الفصول لدينا بأن يصنعوا جميعًا العابهم في صندوق. |
Bunun üzerine teknolojiyi öğrencilere tanıtmak için daha yaratıcı yollar aramaya başladım. | TED | لذا بدأت بالبحث عن المزيد من الوسائل الإبداعية لإدخال التكنولوجيا للطلاب. |
Tıpkı böyle, öğrenciler istedikleri organları alıp istedikleri gibi kesebilirler. | TED | تماما مثل هذا، ويمكن للطلاب عزل أي شخص والتشريح بالطريقة التي تريد. |
öğrenciler bu materyali, kendi temelleri yetenekleri veya ilgi alanlarına göre farklı biçimde tekrar inceleyebilirler. | TED | و يمكن للطلاب اجتياز هذه المواد بطرق مختلفة، اعتماداً على خلفياتهم، ومهاراتهم ورغباتهم. |
Derse odaklanmak yerine, öğrenciler birbiriyle etkileşime girebiliyor. | TED | بدلا من التركيز على المحاضرة، يمكن للطلاب أن يتواصلو مع بعضهم البعض. |
Bu durumda öğrenci başkanı olarak, sizlere Bratz grubunun gerçek kimliğini göstermek benim sorumluluğum. | Open Subtitles | حسنا.. اذن انها مسئوليتي كطالبة رئيسة الهيئة الخاصه للطلاب, |
Şey.. affedersiniz bayan.. öğrenci sağlık sigortasını kabul ediyor musunuz acaba? | Open Subtitles | اعذريني , هل تاخذين التأمين الصحي للطلاب ؟ |
Şuraya bak burası parası olmayan öğrencilerin gittiği bir yer. | Open Subtitles | قلت لك.. ان هذا المكان .. للطلاب الذين لايملكون نقوداً |
Ama çevreye duyarlı öğrencilerin ana kaygıları gelecek ile ilgili -- ki bunda haklılar da. | TED | ولكن القلق الاكبر للطلاب المهتمين بالبيئة .. وهم محقون هو فيما يخص المستقبل |
Kampüsçe piknikler düzenliyoruz ki bu da yeni gelen öğrencileri üniversite ortamına alıştırmak için iyi bir yol. | Open Subtitles | نعمل جميع رحلات الحرم الجامعي وهذا شيء جيد للطلاب القادمين لكي يأقلمو انفسهم إلى الكلية |
Şimdiye kadar göçmen ya da dezavantajlı sosyal ortamlardan gelen Çocuklara eşit şans vermek için çok şey yapıldı. | TED | تم القيام بالكثير من أجلتحسين الفرص المعيشية للطلاب المنحدرين من أصول مهاجرةأو من طبقة اجتماعية مهمشة. |
1 . sınıflara hitap ederken bize aynen hayal gücümüzü serbest bırakmamızı söylediniz. | Open Subtitles | إطلاق العنان لمخيلتنا كي تسرح بعيداً هو بالضبط ما قلته لنا في خطبتك للطلاب المستجدين |
Ortalamanın altı her öğrencinin ödevini yaptım, bütün derslerimden A aldım, onların bütün derslerinden A aldım. | TED | كنت أقوم بجميع الفروض المنزلية للطلاب غير الأذكياء، حصلت على أعلى الدرجات في جميع موادي، وأعلى الدرجات في جميع موادهم. |
Birinci Amerikan Takımı'ndan söz ediyoruz. Lamar Allen işte böyle bir sezon geçirdi. | Open Subtitles | إنه أفضل فريق في دوري أمريكي للطلاب والذي يقوده (لامار ألن) |
Eski günlerde, seçilmiş öğrencilerimin katıldığı yemekli partiler düzenlerdim, gelmek ister miydin? | Open Subtitles | انصت بنيّ ، في الأيام الغابرة كنتُ معتاداً على اقامة حفل عشاء ، للطلاب المختارون. أتودّ المجيء ؟ |