Bir acil durum kontrolü. En çok göze çarpanların arasında olmalı. | Open Subtitles | حسنا ، إنه مفتاح للطوارئ وينبغي أن يكون من بين أبرزها |
Şişirilebilir, içten ısıtmalı acil durum uyarı ışığı ve yiyecek istihkak cebi var. | Open Subtitles | انها قابلة للنفخ و مزودة بسخّان داخلي منارة للطوارئ بالاظافة الى رزمة للأكل |
Eminim acil servise neler geldiğini biliyorsundur. | Open Subtitles | حسنا أنا متأكدة أنك تعلم ما يأتي للطوارئ |
Bugün ameliyat edecek bir hasta bulmak için acil servise gidiyorum. | Open Subtitles | اليوم سأذهب للطوارئ للعثور على شيء أجري عليه عملية. |
Evet, Los Angeles'da kornanın acil durumlar için olduğunu anlıyorlar. | Open Subtitles | نعم، بلوس انجلوس الناس يعلمون أن الزامور هو فقط للطوارئ |
Üç gece önce acile başvuran bütün kurbanlar burada. | Open Subtitles | جميع الضحايا الذين ذهبوا للطوارئ في الأيام الثلاثة الماضية رأيناهم على الشريط |
- Abimin hep bir acil durum zulası vardır. | Open Subtitles | أخي الاكبر دائمآ يحتفظ بمكان إخفاء للطوارئ |
İzninizle, Chicago Polis Merkezi tarafından kaydedilen Helen Kimble'ın 91 1 acil durum aramasını dinleyelim. | Open Subtitles | حضرتك، نطلب سماع نداء هيلين كيمبل للطوارئ الذي تم تمييزه سابقا من قبل مقسم شرطة شيكاغو |
Bankada acil durum jeneratörleri var. Elektrik kesildiği an 3 ile 6 dakika arasında zamanımız var. | Open Subtitles | البنك له مولّدات طاقة للطوارئ وهذا ما يجعل الطاقة تعود بعد 3 او 6 دقائق |
Bankada acil durum jeneratörleri var. Elektrik kesildiği an 3 ile 6 dakika arasında zamanımız var. | Open Subtitles | البنك له مولّدات طاقة للطوارئ وهذا ما يجعل الطاقة تعود بعد 3 او 6 دقائق |
Bu binada bulunanlar arasında CIA, Savunma Bakanlığı, ABD Devlet Gelirleri İdaresi IRS, Gizli Servis ve Rudy Giuliani'nin acil durum Sığınağı vardı. | Open Subtitles | من مستأجرى البنايةَ المخابرات المركزية ووزارة الدفاع والضرائب الفيدرالية وجهاز أمن الرئاسة ومقر رودى جوليانى للطوارئ |
acil durum hava kilitlerinden birine sanki bir gemi kilitlendi gibi geldi. | Open Subtitles | الصوت مثل سفينة تهيط على احد مخارجنا للطوارئ |
Ayrıca, acil servise gitmek zorunda kaldık. | Open Subtitles | وأيضاً, اضطررنا للذهاب للطوارئ على أي حال |
- Bayım, onu acil servise götürmemiz gerek. | Open Subtitles | -سيّدي، يجب أن نصطحبه للطوارئ . -أنا لا أفهم. |
acil servise gelmekten nefret ediyorum. | Open Subtitles | أكره المجيء للطوارئ |
Çünkü acil durumlar için hazırda tuttuğumuz fazladan yatma yerlerimiz vardı. | Open Subtitles | لأننا دائماً ما كنا نقوم بتوفير مكانين إحتياطيين لكل هارب تحسباً للطوارئ |
acil durumlar için 50 dolar, ve gerekirse diye fazladan 25 dolar. | Open Subtitles | و50 دولار تانية للطوارئ و25 دولار كمان لو الأمر اتطور |
Biliyorum sadece acil durumlar için ama çok eğlenceliler. | Open Subtitles | أعرف أنها من المفروض أن تُستخدم للطوارئ فقط ، ولكنها ممتعة جداً |
İşyerindeki çocuklar abarttı biraz. acile git diye tutturdular. | Open Subtitles | ردة فعل زملائي في العمل مبالغ فيها وأصرّوا على أن آتي للطوارئ |
- Adamı buraya getirdik, acile yatırdılar şimdi de hiçbir yere gitmemize izin vermiyorlar. | Open Subtitles | نحن من قبض على الرجل, وقد اخذوه للطوارئ والآن لن يدعوننا نذهب لأي مكان |
Çünkü elim kanıyordu. acile gitmek zorundaydım. | Open Subtitles | لأنني كنت أنزف من يديّ إضطررتُ للذهاب للطوارئ |
Bu gibi Acil durumlarda... kullanabileceğimi söylemişti. | Open Subtitles | هو قال أنى يمكن أن أستعملها للطوارئ كأنّها تبدو مثل كيندا |
Daha önce de söylemiştim, Asyalı İknacı, bu telefon sadece acil durumlar içindir ve eski sevgilimle barışmam için manipülasyon gücünü aklımı çekmek için kullanamazsın, vazgeç artık. | Open Subtitles | الإقناع الآسيوي هذا الحساب مخصص فقط للطوارئ ولا يمكنك استخدام قدرتك بالتلاعب |