Ayrıca kesinlikle eminim ki, bugün birçok yardım fakirlere doğrudan verilmesinden daha iyi olmayacak. | TED | كما أنني مقتنعة قطعا أن الكثير من المساعدات اليوم ليست أفضل من إعطاء المال مباشرة للفقراء. |
Biz hayır diyorduk, fakirlere tercih hakkı verirken fakirlerin beklentilerini karşılayabilmeleri için bizim de beklentilerimizi yükseltmeliyiz. | TED | ونحن رفضنا ذلك وأكّدنا أنّ الخيار التفضيلي للفقراء يتطلب منّا أن نرفع سقف طموحاتنا لمستوى طموحهم حول مستقبلهم. |
fakirlere para dağıtmak, ve dilencilerin ayaklarına sandalet geçirmekle... çok meşgul şu an. | Open Subtitles | فهو منشغل شديد الانشغال بإعطاء المال للفقراء وإلباس الشحاذين النعال |
fakirler için çaldığımız mallar buraya getirirdik, tahıl artık neyiniz varsa. | Open Subtitles | نحن كنّا نجلب المواد التي نسرقها هنا حبوب وما لدينا، للفقراء |
fakir çoğunluk için, kapitalist sistem tek bir şey ifade ediyor: | Open Subtitles | لكن بالنسبة للأغلبية العظمى للفقراء, النظام الرأسمالي يعني شيء واحد فقط.. |
Siz, bu ormanın özgür insanları, yalnızca fakire vermek için zengini soymaya yemin edin. | Open Subtitles | بأنكم , أحرار هذه الغابة نقسم بسلب الأغنياء فقط لنعطي للفقراء |
Bugün Bihar bile bir dönüşüm yaşıyor ve dışa açılıyor yönetimi şeffaf, erişilebilir ve yoksullara karşı duyarlı kılan kararlı bir liderliğin izinde ilerliyor. | TED | اليوم، حتى بيهار تدور وتتفتح تحت قيادة ملتزمة تشكل حكومة شفافة ومتاحة وتستجيب للفقراء. |
fakirlere para verirseniz, artık fakir olmayacaklarını biliyorsunuz, değil mi? | Open Subtitles | أها حسناً، أمم، انت تعتقد اذا اعطيت نقود للفقراء فإنهم لن يظلوا فقراء، اليس كذلك؟ |
Tüylerinden fakirlere çorap yaptırın. | Open Subtitles | ويمكن تحويل جلد الحيوانات إلى جوارب للفقراء |
Vergilerin önünü kesip onları geri ait oldukları yere, fakirlere vereceğiz. | Open Subtitles | . نحن سنوقف الضرائب المجنونة ونعيدها للفقراء كما كانت |
fakirlere incik boncuk dağıtan sevgi dolu sıcacık birine dönüştün. | Open Subtitles | أنت أصبحت محب للسلام ، الدفئ ، تأخذ الحلي . الرخيصة وتعطيها للفقراء |
Bağışlanmayı istiyorsan, bir rahibe git ya da fakirlere sadaka ver. | Open Subtitles | إذا كنت تريد الغفران إذهب لقس أو أعط صدقة للفقراء |
Hayır, sorun olmaz, iyi bir hayat yaşadım, duva ettim, fakirlere para verdim, ülkemdeki her şeyimi feda ettim melekler şehri için. | Open Subtitles | لا.. سأكون بخير.. فلدي حياة طيبة فأنا أصلي أحياناً وأعطي نقوداً للفقراء |
Organizasyonlar, fakirler için onların kendileri için yaptıklarından daha çok şey yaptıklarını kanıtlamak zorunda kalırlardı. | TED | سيكون على المنظمات أن يثبتوا أنهم يقدمون صنيعا للفقراء أكثر مما يقوم به الفقراء لأنفسهم. |
Temiz suya erişimleri var, fakirler için yemekleri var ve sıtmanın kökünü kurutmuşlar. | TED | فمصر أمنت المياه النظيفة, والطعام للفقراء. وتخلصوا من الملاريا. |
Nasıl oluyor da gerçekten fakir olan insanlar bile tercih fikrini bizim kabul ettiğimiz makul tercih fikriyle özdeşleştirebiliyorlar? | TED | كيف يمكن للفقراء حتى أن يكونوا مازالوا مرتبطين بقوة بفكرة الاختيار هذا التبرير لفكرة الخيار الذي نعتنقه |
fakir insanlara para transferi sağlayan ilk organizasyonuz. | TED | نحن أول منظمة مهتمة بتوفير تحويلات نقدية للفقراء. |
fakire, zayıfa, sağlığı yerinde olmayan herkese | Open Subtitles | للفقراء , للضعفاء إلى المعوزين من جميع الطبائع |
fakirlerin seçim hakkını Dünya Bankası'na getirdiğimi düşünüyorum. | TED | وأشعر أنني أحضرت معي شعار الخيار التفضيلي للفقراء إلى مجموعة البنك الدولي. |
Ataerkil bürokrat endüstrisinden kurtulmalı ve gelirlerini yardım etmeleri gereken yoksullara teslim etmeliyiz. | TED | ويجب أن نتخلص من القطاع الواسع من البيروقراطيين الأبويين حيث يمكن أن نمنح رواتبهم للفقراء ممن يجب أن يساعدوهم. |
Ve yoksullar için bir Yalınayaklar Koleji açmaya karar verdim. | TED | وفكرت بأن أبدأ كلية بيرفوت كلية للفقراء فقط |
Yoksulları maddi istismarınızı, hükümet yolsuzluklarınızı kâr adına masum, sıradan vatandaşların cinayetlerinin üstünü nasıl kapattığınızı. | Open Subtitles | استغلالكم الاقتصادي للفقراء و فسادكم فى الإدارات الحكومية غطاؤكم لقتل المواطنين البسطاء الأبرياء |
Babam yoksulların ölülerini buraya gömmelerine izin verecek kadar cömertti. | Open Subtitles | كان سخياً للغاية, إلى درجة انه سمح للفقراء بدفن موتاهم |
Böylece, yoksul kesimden yükselen ortak sesin Bihar'da, Uganda'da ve ötesinde yankılarını duyacağız. | TED | وإذا فعلنا ذلك، سوف نجد أن الأصوات الجماعية للفقراء في ولاية بيهار مسموعة، في أوغندا، وأبعد من ذلك. |