"للقضية" - Traduction Arabe en Turc

• dava
• davayı
• davaya
• davanın
• olaya
• davada
• davayla
• amaca
• Vakayı
• davamız
• davasının
• vaka için

Kayıtlarını mahkemeden istetip bu ofisin tüm adi dava anlaşmalarını inceleyeceğim.
سوف اقوم بمذكرة احضار تسجيلاتك و القيام بفحصها وعن كل مقايضات الحقيره للقضية هذه الدائره عملت عليها

O dedi ki dava raporlarını doldurmanla ilgili bir şey.
أجل, هو قال شيئاً عن تسجيل تقريرك للقضية

Annen suçsuz bulunacak Nick bu davayı aldığı sürece.
ستُثبت براءة والدتك.. فقط في حال تولّي نـك للقضية.

Bu davayı altından tutup, bu şekilde ileri geri sallayacağım.
للوصول إلى الصورة الكاملة للقضية ، أنا فقط أتحرك ذهابا وإيابا هكذا

davaya hazırlanırken en önemli sorulardan biri bilimi nasıl anlatacağımızı bulmaktı.
واحد من التحديات المهمة التي واجهتنا أثناء التحضير للقضية هو اكتشاف كم من الجيد التواصل مع العلم

Bu küstahlığınızın size kazandıracağı tek şey davaya baktıktan sonra mahkemeye saygısızlıktan çekeceğiniz hapis cezası olacak.
بعد كل هذه الوقاحه هي عقوبة السجن للعصيان بعد مرافعتك للقضية

Ama davanın seyrini gördükten sonra tanık çağırmamaya karar verdim.
ولكن, بعد سماع المحكمة للقضية فقد قررنا الا نستدعى اى شهود

Benim hakkımda mı konuşacaksınız, dava hakkında mı?
ربما ستفاجئك حسنا، هل تريدون ان تستمروا فى الحديث عنى ام العودة للقضية ؟

Ama buna dayanarak resmi bir dava başlatmalıyım.
لكن بناء على هذا يجب ان أنشئ ملفا للقضية بشكل رسمي

Ama katılımınız dava için çok önemli olacaktır.
ولكن مشاركتك ستكون ذات أهمية بالنسبة للقضية

Bu benim için bir çelişki olabilir ki bu da davayı yeniden görülmeye götürür yani bence davanın bu mahkemeyle sürdürebileceğine başka bir yargıç karar vermeli.
قد ينعكس هذا عليّ، والذي قد يسبب بطلان للقضية لذا.. أعتقد أن هنالك قاضٍ آخر سيحدد

O zaman bu davayı tekrar alır ve küçük kokuşmuş çakalı o cılız götü üstünde hapiste yatsın diye içeri tıkabilirim.
عندها استطيع العودة للقضية لأضع ذلك المراوغ القذر في السجن لبقية حياة مؤخرتهُ الهزيلة

Annene hakime gidip davayı almasını niye söylemiyorsun?
لماذا لا تطلبين من أمكِ أن تسأل القاضي أن تعود للقضية ؟

Bu, davaya olan bağlılığını kanıtlayacağın bir durum, hayatım.
هنا عليكِ إثباتُ ولائكِ للقضية يا عزيزتي.

Bunu görünce de davaya balıklama atlayacak ve senin bir şansın bile olmayacak.
و عندما تعرف ذلك سوف تنضم معنا للقضية و لن يكون لك أي فرصة

Hellman'daki sorgu yargıcı davaya tek öneri ile yaklaştığı için taraflı bulundu.
لقد وُجد أن قاضي الوفيات في هيلمان كان غير محايد لأنه لم يقبل سوى تفسير واحد للقضية

Eminim ki davanın kompleksliğini tam anlayabilmiş değildi.
انا واثق انه لم يكن يفهم تماما التعقيدات المصاحبة للقضية

davanın kuvvetine bakarak suçsuz çıkacağını düşünüyordum.
استنادا إلى قوة للقضية سيد سبراغ, إذا كُنت تعرف ماذا كان يحدث,

Bay Waverly, Londra Emniyet Müdürlüğü'nün bu olaya ciddiyetle baktığına ikna olmamış.
و السيد "ويفرلي" يظن أن شرطة سكوتلانديارد غير مقتنعة بالأهمية القصوى للقضية

Söylemeye çalıştığım şey bu davada yararlanabileceğim birini tanıyorum.
الذي أقصدهُ هو أني أعرف شخصاً أستطيع أن أضمهُ للقضية

Size getirdiğim davayla FBI'ın ilgilenmesini sağlayacaksınız.
هذا ما ستحمّلين بهِ المباحث الفدرالية للقضية التي أتيت هنا بها.

Şimdi bu ideoloji, çok tehlikeli bir soru ile sorgulanmakta, o da, "benim bağışımın ne kadarlık bir oranı amaca ne kadarı masrafa gidiyor?"
الان هذه الفكرية تراقب بسؤال واحد خطر الذي هو: كم في المائة من تبرعاتي تذهب للقضية و المصروفات العامة؟

Kavuştum çünkü sadece Vakayı çözmeye odaklandım, hayatlarını değil.
لأنني كنت ابحث عن حل للقضية فحسب و ليس لحياتهم

- Yürüyen bir çift nokta gibi hissediyorum. - Hepsi davamız için.
أشعر وكاني مشكلة سائرة كله فداء للقضية

Bildiğiniz gibi Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Filistin davasının sadık bir müttefikidir.
كما تعرفون, اتحاد الجمهوريات الإشتراكية لتشكيل الإتحاد السوفيتي الحليف المخلص للقضية الفلسطينية

Kanıtları, vaka için olan önemine göre değil de kendimize göre sınıflandırmamız ne enteresan.
من حيث ما تعنيه لنا على عكس ما قد تعنيه للقضية