Ve kıyafetlerini çamaşır makinesine koy. Yarın kiliseye böyle gelemezsin. | Open Subtitles | وضع ملابسك في الغساله لايمكنك أن تذهب للكنيسه غدا هكذا |
Cuma günü yayınımı dinlemenizi... ve pazar günü kiliseye gelmenizi istiyorum. | Open Subtitles | وأريدكم أن تستمعوا لحديثي يوم الجمعه وأن تحضروا للكنيسه يوم الأحد |
Kadim Rusya'nın şeref sembolleri kiliseye gittiklerinden dolayı orduya iade edildi. | Open Subtitles | أن علامات أحترام العسكريه الروسيه القديمه قد أعيدت للجيش تماماً مثلما أعيدت للكنيسه |
Günahlarımızı affettirmemiz lazım. kiliseye gitmemiz lazım. | Open Subtitles | يجب ان نتحرك نحو التخلص من الخطيئه يجب علينا ان نذهب للكنيسه |
kilise ona dönmek isteyenlere kapılarını asla kapatmaz. | Open Subtitles | بالنسبه للكنيسه لا تقفل بابها للذين يعودون اليها |
Eğer kasabadan çıkabilirseniz, eski kiliseye gidin. | Open Subtitles | اذا استطعتم الخروج من المدينه اذهبوا للكنيسه القديمه |
Eğer kasabadan çıkabilirseniz, eski kiliseye gidin. | Open Subtitles | اذا استطعتم الخروج من المدينه اذهبوا للكنيسه القديمه |
Ne zaman isterse onu kiliseye getirmemizi. | Open Subtitles | قال علينا ان نحضرها للكنيسه متى ارادت ذلك |
Ama sinemaya gidemiyorsan veya araba kullanamıyorsan, veya ailenle kiliseye gidemiyorsan... | Open Subtitles | لكن عندما لا أستطيع ان أذهب للسينما او ان أقود السيارة أو الذهاب للكنيسه مع والديك |
Kusura bakmayın ama kimse bana kızınızın hiç kiliseye gitmediğini söylemedi. | Open Subtitles | إنني آسفه ولكن لم يخبرني أحدا أن لوسي لم تذهب للكنيسه مطلقا |
Ama onun yerine onu komşuyla kiliseye gönderdim. | Open Subtitles | وبدلا من ذلك جعلت الجيران يأخذونها للكنيسه |
Onun kiliseye giden, gerçek göğüsleri olan ve kocasının ekstralarını bilmemesi gereken bir karısı var, tamam mı? | Open Subtitles | لديه زوجه , تذهب للكنيسه دائماً ولديها صدر حقيقي ولا تريد معرفة تفاصيل إضافيه عن زوجها, إتفقنا؟ |
Artık kiliseye giden hiç kimseyi tanımıyorum. | Open Subtitles | انا لا اعلم اياً منهم ذهب للكنيسه بعد الان |
Şimdi kiliseye doğru yürüyor ve bir kadın... | Open Subtitles | ..والآن إنها ذاهبه للكنيسه , وهناك إمرأه |
Sakınma, insanların kiliseye dönmelerinde onlara rehberlik ediyor. Ama sen kiliseye sırtını dönmedin. | Open Subtitles | الهجر هو لقيادة الناس إلى الكنيسه مجدداً ولكنكِ لم تديري ظهرك للكنيسه |
Kötü günlerin insanı kiliseye geri getirmesi gibi yok. | Open Subtitles | لا شيء مثل الأيام المظلمه لتعيد الشخص جارياً للكنيسه |
Böyle hurafeleri kiliseye bırak ve bana ne öğrendiğini söyle. | Open Subtitles | دع هذه الخرافات للكنيسه وأخبرني ماذا سمعت. |
"Günahlarımızı affettirmemiz lazım. kiliseye gitmemiz lazım." | Open Subtitles | " يجب ان نتحرك نحو التخلص من الخطيئه يجب علينا ان نذهب للكنيسه " |
Beacon tepesindeki eski kiliseye gidin. | Open Subtitles | اذهبوا للكنيسه القديمه على تل بيكون |
Baba, öğleden sonra burada olmalısın, çünkü akşama kilise korosu var. | Open Subtitles | سيكون الظهر لأن في المساء يجب علي أن أذهب للكنيسه |
kilise kayıt odasında parti yapana kadar parti yapmış sayılmazsın. | Open Subtitles | لم يسبق لك الاحتفال.. حتى تحتفلي بقاعة البيع للكنيسه |