İlaç etkisini göstersin, arabayla nehre uçuracağız. Kaza süsü verin. | Open Subtitles | أحقنه بمخدّر، وسنوصله للنهر ليبدو الأمر كما لو كانّ حادثاً |
nehre kadar yolun rahat ama karşı tarafa geçerken dikkatli ol. | Open Subtitles | الطريق سالكًا امامك حتى النهر، ولكن كُن حذرًا اثناء عبورك للنهر. |
Şaman ile tanıştım ve kendisi Nehrin ve dahil olduğu ormanın bir parçası gibi görünüyordu. | TED | قابلتُ الشامان، وبدا وكأنه إمتداد للنهر والأدغال. |
Nehrin karsisindaki hastanedesin. Ama ben oraya gitmeyecegim. | Open Subtitles | أنت في المستشفى المقابلة للنهر و هذا ليس حيث سأذهب |
Charlie, eğer asıl nehir yatağını takip edersek, Peder Torres ve adamlarının altınlarını bırakmak zorunda kaldıkları büyük mağarayı bulabileceğimize inanıyordu. | Open Subtitles | رأى شارلى أننا إذا اتبعنا المسار الاصلى للنهر سنتمكن من تحديد الكهف الذى اضطر الاب تورس ورجاله الى ترك الذهب فيه |
Doğru, ama biz nehire varana kadar askerler bizi temizler. | Open Subtitles | هذا صحيح ، ولكن الجنود سيقتلونا قبل أن نصل للنهر |
Batı denizlerine ulaşmak için Nehri takip ederek yukarılara gitmenin ve bu dağları aşmanın mümkün olmadığı kanaatindeyim. | Open Subtitles | لا استطيع ان افهم , كيف يمكن للنهر ان يطفو فوق تلك الجبال للبحر الغربي |
Halka açık alanlara olan tarihi borcu ödeyebilecek ve sonunda nehre demokratik ulaşımı sağlayabilecek. | TED | هذا قد يحلُّ المشكلة القديمة للفضاءات العمومية وقد يوفّرُ، أخيرًا، منفذًا عموميًّا للنهر. |
Annesi çamaşır yıkamak için nehre gitti ve onu komşusuna bıraktı. | TED | ذهبت أمه للنهر لتغسل ملابس , و تركته مع جارة . |
nehre varmadan bizi yakalarlar. Onu alırlarsa ne yapacaklarını biliyorsun. | Open Subtitles | إنهم سوف يقومون بتثبيتنا بإختراقنا قبل أن نصل إلى منتصف الطريق للنهر.لو أنهم أمسكوا بها فأنت تعلم ما سيفعلونه بها |
Ama kesin bir ara nehre gidip kurbağalarla yarışabileceğimizi umuyorum. | Open Subtitles | لكن ياإلهي, أتمنى أن نتمكن من الذهاب للنهر يوماً ما ونسابق الضفادع |
Büyük nehre ulaştığımızda, onu geçeceğiz. | Open Subtitles | ، عندما نصل للنهر الطيني الكبير، سوف نعبره |
- Um... Senin için, Dave. Ona sordum çünkü böylece, Robin nehre gelecek, ve sende havalıyı oynayacaktın,bilirsin? | Open Subtitles | اعتقد انها ستذهب للنهر, لكنك ستتصرف بشكل سوي |
Kayalardaki zayıflıklar, Nehrin eğim ve debisini arttırmasını sağlıyor. | Open Subtitles | نقاط الضعف في الصخر تسمح للنهر لزيادة ميلانه و تدفقه |
Ve kadına kim saldırdıysa Nehrin batı yakasında yapmış. | Open Subtitles | وأي من هاجمها فقد كان من الجهة الغربية للنهر |
Hayvanların kimyasal izlerini algılayarak Nehrin üç boyutlu görüntüsünü oluşturabilir. | Open Subtitles | و أنه يستطيع بناء صورة ثلاثية الأبعاد للنهر عن طريق كشف الروائح الكيميائية من الحيوانات. |
nehir yatağını geçtikten sonra 1 günlük yol. | Open Subtitles | توجد بلدة على مسافة ركوب يومٍ واحد على المجرى القديم الجاف للنهر |
Çok iyi gidiyorsunuz. nehir yatağından ilerlemeye devam edin. Higgins, Yankee programını yükle. | Open Subtitles | تبدون بخير سوف نصعد مستوى أعلى حولو اتجاهكم الأصلي وباشرو الصعود للنهر |
Doğru fiyata herkesi nehir yukarı götürüyormuş. | Open Subtitles | وهو يستطيع أخذ أي كان للنهر مقابل السعر المناسب |
İnşa etmek için gerekli olan kum ve çakılları nehire getirir. | TED | يجلب لنا التراب والحصى للنهر التي نحتاج لأستخدامها في البناء |
Ve şirket Anacostia Nehri'nin hemen karşısında yer alıyor. | Open Subtitles | وهم في الجهة المقابلة للنهر في اناكوستيا |
Helikoptere koordinatlarımızı ver, nehirde buluşacağımızı söyle. | Open Subtitles | اعطِ المروحية إحداثياتنا اخبرهم أن يتوجهوا للنهر |
Köprüye ulaşmalıyız. | Open Subtitles | يجب أن نذهب للنهر. |
Nehirden geliyoruz. - Hâlâ ondan iz yok. | Open Subtitles | لقد وصلنا للنهر ليست هناك أي إشارة منه, سيدي |
Hiçbir silah bulunamadı, not yok, nehirin yakınlarında bunun intihar olduğunu belirten bir şey yok. | Open Subtitles | لم يتم العثور على أي سلاح أو مذكرة ولا شيء بالمنطقة المجاورة للنهر يشير إلى الانتحار. |