Bunlar, İsviçre'deki kasvetli havadan kurtulmak için oldukça faydalı. | TED | وكانت تلك حيلة جيدة للهروب من البيئة المملة في سويسرا. |
Ve şimdi korkuyorsun çünkü yanlış aşkın kapanından kurtulmak için kendi ayağını koparacak kadar cesareti olan bir kurt olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | و الآن أنت خائف لأنك تعرف أن الجزء الكبير منك هو ذئب لديه الشجاعة الكافية لقطع يده للهروب من فخ الحب الخطأ |
Bir daha böyle kaçmaya çalışırsanız sizi temin ederim buna pişman olursunuz. | Open Subtitles | محاولة للهروب من هذا القبيل مرة أخرى، وأنا أعدكم سوف يندم عليه. |
Böylece güzel melek bir iblise dönüşüyor, sonsuz ızdırabından kaçmanın yolunu arıyor. | Open Subtitles | فتحولت هذه الملاك الجميلة الى شيطانة تسعى فقط للهروب من عذابها الابدي |
Siz iki salağın hapisten kaçmak için yeterli olduğunuzu sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أنكما كنتما غبيان بما يكفي للهروب من السجن. |
Zhou Guoguang, her gün güvercinleriyle ilgileniyor bu şekilde şehir yaşamının baskısından bir iki saatliğine de olsa kaçma fırsatı buluyor. | Open Subtitles | كل يوم جو يهتم بذريته من الحمامات، فرصته للهروب من ضغوط حياة المدينة لساعة أو إثنان. |
Suçu açık. Cezadan kaçmasına izin verilemez. | Open Subtitles | ذنبه واضح, لا يمكن ان يسمح له للهروب من العقاب |
Hayır, benim patlama çapının dışına çıkmak için 45 dakikam var. Çünkü o heriflere karşı hiç şansın yok. | Open Subtitles | كلا، لديَّ 45 دقيقة للهروب من دائرة الانفجار لأنّكَ لا تمتلك فرصةً ضد اولئك الرجال |
Mösyö Paul Renauld ölmüş gibi yaparak aslında Madam Daubreuil'in şantajlarından kurtulmak için kaçıyordu. | Open Subtitles | السيد بول لم يجد حل للهروب من ابتزاز مدام دوبرييه الا بزعم موته |
Bunları istemediği bir evlilikten kurtulmak için kullandı. | Open Subtitles | وهناك اسطورة تقول أنها استعملت هذه الأقراط للهروب من زيجة فاشلة |
Hapisten kurtulmak için kim bilir ne taktikler kullanacak. | Open Subtitles | من يعلم ما الخطط التي سوف يستخدمها للهروب من دخول السجن |
DTÖ YEREL PAZARI İTHALATA BOĞULUNCA 40 BİN HİNTLİ ÇİFTÇİ BORÇLARINDAN KURTULMAK ...İÇİN İNTİHAR ETTİ. | Open Subtitles | ولأن منظمة التجارة العالمية قامت بإغراق السوق المحلية بالواردات قام 40 ألف مزارع هندى بالإنتحار للهروب من الديون |
Kadın kötü bir evlilikten defalarca kaçmaya çalıştı. | Open Subtitles | هذه المرأه حاولت عدة مرات للهروب من زواج سئ |
"Ondan ve ondaki kötülüklerden kaçmaya çalışmak için mantıklı sebeplerimiz vardır. | Open Subtitles | قد نكافح لسبب جيد للهروب منه او للهروب من الجزء السيء منه |
Çünkü aslında ben hayatım için kaçmaya hazırlanıyordum. | Open Subtitles | لأنني كنت بالواقع كنت أستعد للهروب من حياتي |
Bu yüzden Radley'den orayı terk etmeden kaçmanın yolunu buldum. | Open Subtitles | لذا، وجدت طريقة للهروب من رادلي بدون ان اغادر مطلقاً |
Christopher, buradan büyükbabanın haberi olmadan kaçmanın bir yolunu buldun değil mi? | Open Subtitles | أخبرنى يا كريستوفر لقد عثرت على طريقة للهروب من هنا أليس كذلك ؟ بدون أن تكتشف جدتنا ذلك |
Hapishanesinden kaçmak için beni kullandı ama beni benimkine hapsetti. | Open Subtitles | أستخدمني للهروب من سجنه فقط لاجل أن أحبس نفسي بذاتي |
Buranın insanları bu mağaraları çöl sıcağından kaçmak için kazdılar. | Open Subtitles | قام الشعب هنا بحفر هذه الكهوف للهروب من حرارة الصحراء |
Tamam, yeter. Bu şimdiye kadar başıma gelen en özenle hazırlanmış randevudan kaçma yöntemiydi. | Open Subtitles | حسنا، حسنا، هذه اكثر طريقة مدروسة للهروب من مواعدتى شاهدتها فى حياتى، لذا.. |
Öte yandan sen bir grup suçlunun, adaletten kaçmasına yardım etmek için kendi adamlarına sırtını dönmüş bir hainsin. | Open Subtitles | أنت , ومن ناحية أخرى الخائن , الذي أدار ظهره من تلقاء نفسه لمساعدة حفنة من المجرمين للهروب من العدالة |
Üçüncü olarak, bazen insanın evden çıkmak için bir yol bulması gerekir. | Open Subtitles | ثالثاً : أحيانا على الرجل أن يوجد طريقه للهروب من المنزل |