Sevgili Piskopos'umuz Uzun süredir cemaatine önderlik yapan kişi geçen Cumartesi ayin sırasında vefat etmiştir. | Open Subtitles | أسقفتنا الخيّر الذين قاد سربه لمدة طويله والذي مات فجأة السبت الماضي |
Uzun süredir bana kimsenin dokunmasına izin vermemiştim. Haydi ama, bütün gündür hiçbir şey yiyip içmedin. | Open Subtitles | لم ادع احدا ابدا يلمسنى لمدة طويله هيا مايك عندى لك طعام وشراب طوال النهار |
Burada çok uzun süre kalamayız. Çok fazla göz önündeyiz. | Open Subtitles | لا نستطيع البقاء هنا لمدة طويله , فنحن مكشوفون جدا |
uzun süre kızından ayrı kalmak epey zor olsa gerek. | Open Subtitles | انه لامر صعب ان تبقى بعيدًا عن ابنتك لمدة طويله. |
Ne var ki bizim Pasifik'teki büyük düşmanımız uzun süreliğine devre dışı bırakılmıştı. | Open Subtitles | و ذلك رغم حقيقة أن وجودنا فى المحيط الهادىء سيتراجع لمدة طويله |
Köpeğimi hariç tutarsak iki ya da üç gün üst üste aynı kişiyle yan yana yatmadım hiç, o yüzden ne desem sana yardımı dokunur mu Tanrı bilir. | Open Subtitles | نظرا لتوقعات كلبى , أنا لم أنم مع نفس الشخص لمدة طويله لأقول رأى الصحيح هذا متصل بموقفك |
Uzun süredir uzaklardaydın John. | Open Subtitles | ؟ كنـت بعيداً لمدة طويله يا جون.. |
Uzun süredir çalışmamış. | Open Subtitles | ألقى نظره! لقد غاب عن الحركة لمدة طويله. |
Uzun süredir peşinde olduğum balık için. | Open Subtitles | سمكه كنت خلفها لمدة طويله جداً |
Buraya çok Uzun süredir tıkıldığını biliyorum. | Open Subtitles | أعرفُ أنكِ تُركتِ هُنا لمدة طويله |
Rob'un kapısında çok Uzun süredir bekliyorduk. | Open Subtitles | "كُنا ننتظر باخارج عن (روب) لمدة طويله" |
L.A.'da çok uzun süre yaşarsan kafanın iyi olmayacağını sanırdım.[br]Neyse ki yanılmışım. | Open Subtitles | اوه حقا عيشك في لوس انجس لمدة طويله يعطيك رأس كبير |
Çok uzun süre kalmak istemeyeceğin bir yer. | Open Subtitles | مكانٌ ما حيث لايرغب المرء أن يبقى فيه لمدة طويله. |
Siz deyince aklıma geldi, uzun süre park etmiş duran bir minibüs vardı. | Open Subtitles | الآن و بما أنك ذكرت ذلك, كان هناك سيارة نقل متوقفة آخر الحي لمدة طويله |
Onu evde uzun süre tek başına bırakamam. | Open Subtitles | ولا أستطيع تركه في المنزل لمدة طويله |
uzun süre kapatmak zorunda kalmazdın. | Open Subtitles | لن تغلقي المحل لمدة طويله |
Hayır, uzun süreliğine değil. Onlarla Nice'de buluşacağım. | Open Subtitles | لا ، ليس لمدة طويله سوف اقابلهم في نيس. |
Ama yine de Charles'ı cezaevine uzun süreliğine gönderecek ve işyerini kapatacak kadar delil hala var. | Open Subtitles | لكن , لازال هناك مايكفي لإرسال (تشالز) إلى السجن لمدة طويله و , إيقاف بنكه عن العمل |
Köpeğimi hariç tutarsak iki ya da üç gün üst üste aynı kişiyle yan yana yatmadım hiç, o yüzden ne desem sana yardımı dokunur mu Tanrı bilir. | Open Subtitles | نظرا لتوقعات كلبى , أنا لم أنم مع نفس الشخص لمدة طويله لأقول رأى الصحيح هذا متصل بموقفك |