Bence Bette bir muhabire bile, Joan'ın aday olmamasını esefle karşıladığını söyleseydi tüm o tatsızlık biterdi. | Open Subtitles | أنا مؤمنة أن لو قالت بيتي لو حتى لمراسل واحد أنها متحسفة لعدم ترشح جون |
Tünelden uzak bir bölgeye kaydırılan bir işçi, bir muhabire şunu söyledi: " Eğer oraya gitmeye kalkarsam, beni vurmak zorunda kalacaklarmış." | Open Subtitles | أحد العمال طرد بعيدا عن النفق قال لمراسل إذا حاولت الهبوط هناك، كانوا سيطلقون النار على |
Bir muhabire göre harbiden cahil kalmışsın. | Open Subtitles | بالنسبه لمراسل انت لا تعرف شيئا |
Alandaki bir muhabirle konuşuyordum. | Open Subtitles | كنت أتحدث لمراسل بالخارج في الميدان, |
Bir muhabirle konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد الحديث لمراسل |