"لمعرفة ذلك" - Traduction Arabe en Turc

• Öğrenmenin
• Bunu öğrenmenin
• Bunu öğrenmek
• Öğrenmek için
• Bunu bulmanın
• Bunu anlamanın
• Bunu bilmeme
• bilmesi
• Bulmak için
• bunu bilmem
• bunu bilmenin
• Bunu bilmek

Eğer, eski bir deniz komandosu iseniz, hala elinizden geleni yaparsınız. ama bunu Öğrenmenin bir tek yolu vardır.
إن كنت من القوات البحرية من المحتمل أنه ما زالت لديك تلك المهارة، لكن هناك طريقة وحيدة لمعرفة ذلك

Ama ne olursa olsun, bunu Öğrenmenin tek yolu oturup konuşmak.
ولكن مهما يكن ، فالطريقة الوحيدة لمعرفة ذلك هي الجلوس والتحدث

Eh, Bunu öğrenmek istiyorsan beni bayağı bir sarhoş etmelisin.
حسنا، لمعرفة ذلك سيتحتم عليك أن تجعليني أثمل أكثر بكثير

Kendimiz hakkında? Öğrenmek için sabırsızlanıyorum.
حقاً انا .. لا استطيع الانتظار لمعرفة ذلك.

Öğrenmenin tek yolu gitmek ve keşfetmek.
الطريقة الوحيدة لمعرفة ذلك هي الذهاب والاستكشاف.

Öğrenmenin bir yolu var. Bu gece Colomb Caddesinde bir yürüyüş yap.
:هناك طريقة واحدة لمعرفة ذلك امش الليلة على شارع كولمبس

- Öğrenmenin tek yolu var - Sizler delirmişsiniz.
هناك طريقة واحدة لمعرفة ذلك ـ انكم مجانين

Ama sanırım bunu Öğrenmenin tek yolu... tüm bunları yaşamak.
لكني أعتقد أن الطريقة الوحيدة لمعرفة ذلك هو العبور من هذا الإمتحان ومن هذا الإختبار العسير

Bunu Öğrenmenin tek yolu, hastaların bitirmelerine izin vermek.
الطريقة الوحيدة لمعرفة ذلك هو انهاء البناء

Annen burada bulunduysa bunu Öğrenmenin en iyi yolu yerel polis olmaktır.
أفضل طريقة لمعرفة ذلك لو أنّ والدتكِ جاءت إلى هنا هو أن تكوني شرطيّة محليّة

Eğer Bunu öğrenmek için mahkemeye gitmem gerekiyorsa, eğer her polisi ayrı ayrı dava etmem gerekiyorsa, bunu yapacağım.
إن كان علي الذهاب للمحكمة لمعرفة ذلك إن كان علي مقاضاة كل ضابط متعلق سوف أفعلها

Benim için de Bunu bulmanın bir veya iki uykusuz gece sürmediğini söylersem yalan söylemiş olurum.
وسأكذب فيما لو قلت أن هذا الأمر لم يؤرقني لليلة أو ليلتين، في محاولة مني لمعرفة ذلك أيضاً.

Bunu anlamanın tek bir yolu var. Pasaport fotoğrafıyla karşılaştırıyorum.
هناك طريقة واحدة لمعرفة ذلك مرحباً؟

Bunu bilmeme ihtimaliniz yoktur ama anneler de giyinip süslenmelidir.
ليس لديكي وسيلة لمعرفة ذلك لكن الأمهات يميلون للأناقة

Kalbin bilmesi gerektiğini söyledi beynin ise bilmediği takdirde onun için daha iyi olacağını.
قلبك قال انه يجب ان يعرف دماغك يعرف انه ليس بحاجة لمعرفة ذلك

Yetkililerin Bulmak için her şeyi yaptığına eminim.
أنا واثق من أن السلطات تقوم به كل شيء لمعرفة ذلك.

bunu bilmem gerekmiyor.
لم أكن بحاجة لمعرفة ذلك

Hayır, bunu bilmenin mümkünatı yok diyorum.
لا، أنا أقول بأنه ليس هناك طريقة لي لمعرفة ذلك.

Ama satış yaptığım insanların çoğu Bunu bilmek zorunda değil.
لكن معظم الناس التى أتعامل معهم، لا يحتاجون لمعرفة ذلك.