"لمقابلتها" - Traduction Arabe en Turc

    • görmeye
        
    • tanışmak
        
    • görüşmeye
        
    • buluşmak
        
    • tanışmaya
        
    • buluşmaya
        
    • onunla buluşacaksın
        
    Hayır,sadece sen onu görmeye hazır oluncaya kadar senden uzak duracağını söyledi Open Subtitles لا . و لكنها قالت انها ستبقى بعيدا حتى تكونى مستعدة لمقابلتها
    Ona nerede kaldığını sor. Onu görmeye gideceğiz, tamam mı? Open Subtitles إسأليها أين تقيم سنذهب لمقابلتها ، حسناً؟
    Eğer güzel bir kadınla tanışmak istiyorsan... resmi işlerini bahane olarak kullanamazsın. Open Subtitles ولو كنت تحاول ان تقابل امرأة جميلة فلا يحق لك استخدام الأوراق الرسمية كعذر لك لمقابلتها
    Hoş bir fiziği olduğunu ve bunun da tanışmak için iyi bir bahane olduğunu düşündün. Open Subtitles ظننت أنها جميلة، فتلك كانت طريقة لمقابلتها
    - görüşmeye gidecekmiş o zaman. Open Subtitles هذا يعني إنه كان في طريقه لمقابلتها بعدما
    Her şey yolundaymış gibi göründüğünde onunla buluşmak üzere soluğu şehir dışında aldım. Open Subtitles عندما بدا الأمر حسنآ خرجت من البلده وذهبت لمقابلتها
    Onunla yeniden tanışmaya can atıyorum. Open Subtitles اتطلع كثيرا لمقابلتها مرة اخرى
    Bir keresinde onunla buluşmaya gittim. Bir otel odasındaydı, en üst kat. Open Subtitles مثل تلك المرّة عندما ذهبت لمقابلتها في غرفة فندقٍ في الطابق العلوي
    Eminim ki, Gini onu görmeye gittiğimden sana bahsetmiştir. Open Subtitles أنا مُتأكّد أنّ جيني ذكرت ذلك، إنّني جئت لمقابلتها.
    Lucas'ın geçen gece gizlice onu görmeye gitmesine üzüldüğüm kadar değil. Open Subtitles لست مستاءة بقدر استيائي من (لوكاس) لأنه تسلّل تلك الليلة لمقابلتها
    Önceki saatlerde onu tek başıma görmeye gittim. Open Subtitles ذهبت لمقابلتها بمفردي بوقت مبكر اليوم
    Şu anda Chicago'da. Onu görmeye gidiyorum. Open Subtitles هي في شيكاغو أنا في طريقي لمقابلتها.
    Ne yani, onu görmeye mi geldi buraya? Open Subtitles كما تبيّن لاحقاً أتي هنا لمقابلتها.
    tanışmak için sabırsızlanıyorum. Open Subtitles لديك فتاة كبيرة هناك لا تستطيع الانتظار لمقابلتها
    Onunla tanışmak için can atıyorum. Ne zaman olacak bu? Open Subtitles حسناً،أتطلع قدماً لمقابلتها و متى سيكون ذلك؟
    Onunla tanışmak için, davet edilmeden geldim. Bu nasıl hissettiriyor sence? Open Subtitles أرغمتُ نفسي على دعوة ذاتي لمقابلتها هل تعلمان كيف يشعرني ذلك ؟
    Sana onu arama demiştim, ve sen onunla görüşmeye mi gittin? Open Subtitles نصحْتُكَ بألاّ تتّصِل بها , وأنت ذاهب لمقابلتها
    Birazdan FBI'ın kendisiyle görüşmeye geleceğini ileteyim. Open Subtitles سأخبرها بأن عملاء فيدراليين في طريقهم لمقابلتها الآن
    Arayan kız arkadaşımdı.Ben, onunla buluşmak için çıkmalıyım. Open Subtitles إنها إحدى صديقاتي سأذهب إلى بيتها لمقابلتها
    Benimle buluşmak istiyor. Open Subtitles أن أذهب لمقابلتها.
    - Onunla tanışmaya sabırsızlanıyorum. Open Subtitles -أتطلع لمقابلتها. -أجل ، اتّصل بخاصتيّ أيضاً.
    O gün Pixy Koyu'ndaki plajda buluşmaya gittiği kişi. Open Subtitles لقد كان هو الشخص الذى ذهب لمقابلتها على شاطئ بيكسى كوف
    Kızla tanıştın, numarasını aldın ve onunla buluşacaksın. Open Subtitles إذًا، التقيت بهذه الفتاة وتبادلتما أرقامكما وستحدد موعد لمقابلتها

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus