Ve sen tüm bu olanların ne olduğunu biliyorsun ama bu çocuğun sana gösterecekleriyle yüzleşmeye hazır hissetmiyorsun. | Open Subtitles | وبالرغم من أنّك تعتقدين بأنّكِ تعرفين كلّ شيء أنت قد لا تكوني جاهزة لمواجهة هذا الولد لما يريكِ |
Ölümcül rakibimle yüzleşmeye de hazırım. | Open Subtitles | وأظننى بحالة من اللياقة الكافية لمواجهة خصم قاتل |
Yuvadan ayrıIdığında, gerçek dünyayla yüzleşmek için hazır olmanı istiyorum. | Open Subtitles | عندما تتركين العش، أريدك لتكوني على أستعداد لمواجهة العالم الخارجي |
Başımı dik tutarak ölümle yüzleşme becerisini gösterebileceğim ama kendilerine Faşist diyen bu zalimler bunu başaramazlar. | Open Subtitles | وأنا سأكون مستعدا لمواجهة الموت ورأسي مرفوعا عاليا ولكن هؤلاء الطغاة من يسمون أنفسهم فاشيست لا يتمكنون |
Yine de bence orta halli bir direnişle karşılaşmaya hazırlıklı olmalıyız. | Open Subtitles | مع أني أعتقد انه ينبغي أن نكون متأهبين لمواجهة مقاومة معتدلة |
Bu arada et paketleme bölgesinde korkan başka bir erkek korkularıyla yüzleşmeye hazırlanıyordu. | Open Subtitles | ووسط المدينة، في منطقة تعليب اللحوم... ... رجل آخر بالرعب تستعد لمواجهة مخاوفه. |
Bir kat ruj ve tüm dünyayla yüzleşmeye hazırım. | Open Subtitles | أجل ، معطف واحد سريع وبعدها أكون جاهز لمواجهة العالم. |
Fakat sonunda dış dünyayla yüzleşmeye hazırdırlar. | Open Subtitles | لكن فى النهايه هم على إستعداد لمواجهة العـالم الخارجى |
İç Güvenlik bu işle yüzleşmeye de hazır, hasıraltı etmeye de. | Open Subtitles | دائرة الأمن القوميّ مستعدّة لمواجهة هذا الأمر أو أن تطمسه |
İç Güvenlik bu işle yüzleşmeye de hazır, hasıraltı etmeye de. | Open Subtitles | دائرة الأمن القوميّ مستعدّة لمواجهة هذا الأمر أو أن تطمسه |
gelecekte özel aktörler, şirketler ve Sivil Toplum Kuruluşları büyük sorunlarla… …yüzleşmek zorunda kalacak. Domuz gribi, kuş gribi gibi… | TED | ممثلو القطاع الخاص الشركات و المنظمات غير الحكومية سيكون عليهم الاجتماع معا لمواجهة التحديات الكبرى التي ستواجهنا |
Tüm bunların amacı ise karşılaşacağımız engellerle yüzleşmek için yeni fikirler ortaya atabilecek bir nesil yetiştirmek. | TED | وهدف كل هذا هو تنشئة جيل من الناس قادرين على التوصل إلى أفكار جديدة لمواجهة التحديات التي تواجههم. |
Fakat iklim değişikliğiyle yüzleşmek için, ulusun ötesinde bir düzeyde bağlılık ve özveri sahibi olmamız gerekiyor. | TED | ولكن لمواجهة التغير المناخي، نحتاج إلى ولاءٍ إضافي وإلتزامٍ إضافي على مستوىً يتعدى الأمه. |
Sefil olacaksın çünkü değişikliklerle yüzleşme cesaretin yok ? | Open Subtitles | اذاً ماذا؟ ستجلس هنا وستكون بائساً لانك لا تملك الشجاعه لمواجهة التغيير؟ |
Sanırım sorumluluklarımızla yüzleşme vaktimiz geldi. | Open Subtitles | أعتقد أنه حان الوقت بالنسبة لنا لمواجهة المسؤوليات لدينا ولكن |
Mutlu çiftle karşılaşmaya hazır mısın? | Open Subtitles | إذن , هل أنتى مستعدة لمواجهة الزوج السعيد ؟ |
Ama fark, Çuvava askerlerinin korkularıyla yüzleşecek cesaretleri olmasıdır. | Open Subtitles | الفرق هو ، ان محاربي التشيواوا لديهم الشجاعة لمواجهة مخاوفهم. |
Ancak virüs ile mücadele edebilmek için elimizden geleni yapıyoruz. | Open Subtitles | ولكننا نبذل كل ما نستطيع لمواجهة هذا التحدي وجها لوجه. |
Tüm bu ilgi karşısında benim ilk dürtüm ilişkim için fazla korumacı olmamdı. | TED | إذن كان دافعي الأول لمواجهة كل هذا الإهتمام أن أُصبح أكثر حذرا في حماية علاقتي الخاصة. |
Böyle bir dünya için sert bir yüz takınmış olarabilirsin. | Open Subtitles | مما بعني انك قد رسمت لنفسك ملامح قاسيه لمواجهة العالم |
Acaba sence de gerçeklerle yüzleşmenin zamanı gelmedi mi? | Open Subtitles | حسناً , ألا تعتقدى أنه الوقت لمواجهة الحقائق ؟ |
Bu bizi yeni tehlikeye karşılık vermek için daha iyi hazırlardı, değil mi? | Open Subtitles | فإنه يعد أفضل لنا . لمواجهة هذا التهديد الجديد ألا تعتقدين هذا ؟ |
Bilemiyorum. Sanki onunla yüzleşmen gerek. | Open Subtitles | لا أدري، أنت مجبر نوعاً ما لمواجهة الأمر. |
O katilin karşısına çıkacak yürek kimsede yoktur, ne dersin? | Open Subtitles | لم يكن احد يملك الجرأة لمواجهة ذلك القاتل اليس كذلك |
Sosyalist Birlik Partisi ile onların Batı yanlısı rakiplerinin yüzleşmesi için sahne hazırdı. | Open Subtitles | أُعدت خشبة المسرح لمواجهة بين حزب الوحدة الإشتراكي وخصومهم في العالم الغربي |
Bir sanat eseri olarak yaşarken düşüşler ve çıkışlarla karşılaşmak zorunda kaldım. | TED | لقد اضطررت لمواجهة صراعات وانتصارات بينما أعيش حياتي كفن |
Eğer hasta olsaydın, ölüyor olsaydın, bununla başa çıkmam gerekirdi, değil mi? | Open Subtitles | لو كنت مريضا لو كنت تحتضر سأضطر لمواجهة الأمر بشكل مباشر صحيح؟ |