Sadece bununla yüzleşecek cesarete ihtiyacın var. | Open Subtitles | عليك أنْ تكــــون شجـــاعاً بما فيه الكفاية لمواجهتها. |
Onu birkaç gün takip ettim onunla yüzleşecek cesareti bulana kadar. | Open Subtitles | أنا كنت اتابعها لبضعة أيام حتى كانت لدي الشجاعة لمواجهتها |
Ve sana kalan tek eğlence yüzleşecek gerçekler yokmuş gibi davranmaktır. | Open Subtitles | والمتعةالوحيدةالمتبقيةلكِهي... التظاهر أنه لا يوجد أي حقائق لمواجهتها. |
Anlaşılan onunla yüzleşmek için gereken güveni kazanmış. | Open Subtitles | حسنا، من المؤكد انه بنى الثقة اللازمة لمواجهتها |
Bart'ın da onunla yüzleşmek için geleceğine bahse girerim. | Open Subtitles | أراهن ان بارت سيأتي أيضا ، لمواجهتها |
"Savaş, onunla yüzleşecek cesareti olanlara soylu damgasını vurur." | Open Subtitles | الحرب تضع وسام النُبل على" "من يملكون الشجاعه لمواجهتها |
Yalnızca onlarla yüzleşecek cesaretin olmalı. | Open Subtitles | عليك فقط أنْ تكون مستعدّاً لمواجهتها |
Hepsiyle birlikte yüzleşmek için tek şansı buydu. | Open Subtitles | فرصته الوحيدة لمواجهتها جميعا معا. |
Bay Taylor, Roger hakkında yüzleşmek için kızın dairesine geldi. | Open Subtitles | لقد جاء السيد (تيلور) لشقتها لمواجهتها حول (روجر) |
Tara ile yüzleşmek için oraya gittim. | Open Subtitles | ذهبت هناك لمواجهتها |
Onunla yüzleşmek için Geoffery'nin arabasını aldı ve... | Open Subtitles | فاخد سيارة (جيوفري) قصد الذهاب لمواجهتها و... . |