Sabah düzeltmeye vaktim olmadı. | Open Subtitles | لم أملك الوقت كي أجعله أملسًا هذا الصّباح. |
Pek fazla vaktim olmadı. Hediye olsun diye verilmiş say. | Open Subtitles | لم أملك الوقت الكافي هذا فقط بديل |
Yalnız, o şekilde çalışmıyor çünkü geliştirecek kadar vaktim olmadı, o yüzden aktifleştirebilmek için bunu onların bilgisayarlarından birine takmamız gerek. | Open Subtitles | فيما عدا أن هذا لن يحدث لأنني لم أملك الوقت الكافي لبرمجة التفعيل من على بُعد، لذا، فسنحتاج لإيلاج هذه بأحد الحواسيب الخاصة بهم لتفعيل الفيروس. |
Temizleyecek vaktim olmadı. | Open Subtitles | لم أملك الوقت لتنظيفها بعد |
salim kafayla düşünecek vaktim olmadı. | Open Subtitles | أنني لم أملك الوقت للتفكير |
- vaktim olmadı. | Open Subtitles | لم أملك الوقت |