Yiyecek bir şey kalmadı. Sabah silip süpürdün. | Open Subtitles | لم يتبقى شيء للأكل فقد تناولتَ الطعام كله هذا الصباح |
Bu konuda konuşamayız çünkü diyecek bir şey kalmadı. | Open Subtitles | لا يمكننا التحدث عن ذلك لأنه لم يتبقى شيء لنقوله. |
Beyin ve uzuvları dışında hiçbir şey kalmadı ama hala işlevsel durumda! | Open Subtitles | لم يتبقى شيء من الجثة سوى الدماغ و الأطراف و مازال يتحرك |
Burada onun için hiçbir şey kalmadı artık. | Open Subtitles | لم يتبقى شيء لها هنا بعد. |
Sokaklardan geriye hiçbir şey kalmamıştı, diyor. | Open Subtitles | في شوارع الحي ان أمكنك تسميتها شوارع مجازا لم يتبقى شيء من الشارع |
Cesedini kazıp çıkarana kadar, bildiğiniz hiçbir şey kalmamış geriye. | Open Subtitles | حين قاموا بالحفر في ذلك الحين لم يتبقى شيء حينها |
Mahvolacak bir şey kalmadı. | Open Subtitles | لم يتبقى شيء لكي يفسد |
Dallas'ta senlik bir şey kalmadı. | Open Subtitles | لم يتبقى شيء لكَ لتفعله فى "دالاس" |
Burada bir şey kalmadı artık. | Open Subtitles | لم يتبقى شيء هنا, بنّي. |
Aramızda artık bir şey kalmadı. | Open Subtitles | لم يتبقى شيء بيننا |
Ve hiç bir şey kalmadı. | Open Subtitles | لم يتبقى شيء |
Geriye bir şey kalmadı. | Open Subtitles | لم يتبقى شيء. |
Ondan da geriye hiçbir şey kalmadı. | Open Subtitles | لم يتبقى شيء منهما |
Geriye hiçbir şey kalmadı. Evimiz gibi.. | Open Subtitles | ...لم يتبقى شيء, مثل منزلنا كان |
Geriye neredeyse hiçbir şey kalmadı. | Open Subtitles | :تقريباً لم يتبقى شيء |
hiçbir şey kalmadı. | Open Subtitles | لم يتبقى شيء |
Geriye hiçbir şey kalmadı ki. | Open Subtitles | لم يتبقى شيء |
Geriye hiçbir şey kalmadı. | Open Subtitles | لم يتبقى شيء. |
Dave'den geriye bir şey kalmamıştı. | Open Subtitles | لم يتبقى شيء منه |
Yüce İsa, benden hiçbir şey kalmamış. | Open Subtitles | يا إلهي، لم يتبقى شيء |