Muhakkak bu şekilde konuşmaya başlamanın zamanı değil. | Open Subtitles | بالتأكيد لم يحن الوقت لبدء التحدث بهذه الطريقة |
Acıyı hafifletme zamanı değil. Şimdi acı çekme zamanı. | Open Subtitles | لم يحن الوقت لتخفيف الألم . لقد حان الوقت للمعاناة. |
Gitme vaktin gelmedi. | Open Subtitles | لم يحن الوقت لترحلي بعد |
Gitme vaktin gelmedi. | Open Subtitles | لم يحن الوقت لترحلي بعد |
Dinle, bebeğim. Dünyaya gelmek için doğru zaman değil. | Open Subtitles | اسمعني حبيبي لم يحن الوقت المناسب للخروج للعالم |
Sally, şimdi sırası değil. | Open Subtitles | سالي، لم يحن الوقت |
Yani... Henüz aşırı duygusal sahnelerin zamanı değil mi? | Open Subtitles | إذن ، يبدو انه لم يحن الوقت لخط الميلودراما العاطفـية ، هاه ؟ |
- Serena'yı gösterme olarak kullanıyor. - Henüz zamanı değil. | Open Subtitles | هو يستعمل سيرينا كأي غطاء لم يحن الوقت |
Şu an kulübü düşünmenin zamanı değil. | Open Subtitles | لم يحن الوقت للتفكير بشأن النادي. |
Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu? "Henüz zamanı değil" derken tam olarak dünyanın geri kalanı gibi konuşuyorsun. | Open Subtitles | هلّا إستمعت إلى نفسك؟ أنت تبدو تماماً كبقية العالم، بقولك : "لم يحن الوقت بعد." |
Daha zamanı değil. | Open Subtitles | لم يحن الوقت بعد. |
Evet; ama henüz doğru zaman değil. | Open Subtitles | نعم . ولكن لم يحن الوقت بعد |
Şu an, doğru zaman değil. | Open Subtitles | لم يحن الوقت المناسب |
Şu an, doğru zaman değil. | Open Subtitles | لم يحن الوقت المناسب |
Sally, şu an sırası değil. | Open Subtitles | سالي، لم يحن الوقت بعد |