Tatlı, yaşlı bir adama bir sorun verdim ama işe yaramadı. | Open Subtitles | . أعطيت عجوزاً لطيفاً إضطراباً . و الأمر لم يُفلح |
Hırsızlık olarak göstermeye çalıştım ama işe yaramadı. | Open Subtitles | حاولت جعلها تبدو وكأنها عملية سطو، لكن ذلك لم يُفلح |
Bi kaç hafta önce çıktık ve bi işe yaramadı | Open Subtitles | -لقد انفصلنا منذ بضعة أسابيع و لم يُفلح الأمر ماذا حدث؟ |
- Sende neden işe yaramadı? | Open Subtitles | وتضعيها فى عقول الناس لماذا لم يُفلح الأمر معك ؟ - |
Seninki çok iyi geçmedi demek? | Open Subtitles | إذًا لم يُفلح معك؟ |
Seninki çok iyi geçmedi demek? | Open Subtitles | إذًا لم يُفلح معك؟ |
Onu hayata döndürmeye çalıştık ama işe yaramadı. | Open Subtitles | حاولنا إنعاشه ولكنَّ الامر لم يُفلح. |
İşe yaramadı! Her şey gürültüye dönüştü! | Open Subtitles | . الأمر لم يُفلح . كُل شئ تحول إلي ضجيج |
Tedavi işe yaramadı. Dizim iyileşmiyor. | Open Subtitles | العلاج لم يُفلح ركبتي حُطمت للأبد. |
Ben de şöyle dedim: "Şey, eğer öyleyse o zaman gitmek istiyorum.' (Gülüş) Ve bu asla işe yaramadı | TED | لذا قلت "حسنًا، إذا كان الأمر كذلك، فإنني أود المغادرة" (ضحك) وذلك لم يُفلح. |
Planın işe yaramadı Patrick. | Open Subtitles | لم يُفلح الأمر يا باتريك. |
Neden işe yaramadı? Çünkü bu bilim değil Lydia. | Open Subtitles | لماذا لم يُفلح الأمر؟ |
Seninki çok iyi geçmedi demek? | Open Subtitles | إذًا لم يُفلح معك؟ |