"لنعيش" - Traduction Arabe en Turc

• yaşayacak
• yaşamak için
• yaşayalım
• yaşamaya
• yaşamanın
• yaşayabiliriz
• hayatta
• yaşanacak
• yaşayacağız
• yaşarız
• yaşamamız
• yaşamamıza

- Bize yaşayacak kadar bırakıyor. - Bu da bir şeydir.
أنه يترك لنا ما يكفى لنعيش هذا شئ سيتحق الذكر

evet yaşayacak yeni bir yere ihtiyacımız var bebeği barda büyütmeyeceksin
نعم, نحتاج إلى مكان جديد لنعيش فيه. فأنت لن تربي طفلا في حانة.

Biz yaşamak için yeriz, onlar ise yemek için yaşarlar.
إن دائما لديهم طعام نحن نأكل لنعيش وهم يعيشون ليأكلوا

Derim ki, bize para versinler. Onlar sayesinde yaşayalım.
أقول، ليمحنناالمال، لنعيش على ظهورهن لفترة ما

Ben birlikte yaşamaya başladığımızdan beri terapiye gidelim, derken sen karşı çıkıyordun.
لأنني كنت أطلب منك هذا منذ أن انتقلنا لنعيش معاً، وكنت ترفض.

Ortadaki kısımda yaşamanın, sahip olduğumuz beden ve akılla başa çıkmanın yollarını bulmalıyız.
نحتاج إلى طرق لنعيش في المساحات البينيّة، ندير أجسامنا ونتدبر ما تحويه عقولنا في اللحظة التي نعيشها.

Bu şekilde barış içinde ve mutlu yaşayabiliriz.
هذه هى الطريقة المثلى لنعيش فى سلام وسعادة

Bize yaşayacak güvenli bir yer verdiler. Bize baktılar, bizi korudular.
لقد أعطونا مكانًا آمنًا لنعيش فيه وليُعتنى بِنا فيه، لقد اهتمّوا بنا.

- Uğruna yaşayacak neyimiz var ki?
انظر، ليس كأنه لدينا الكثير لنعيش من أجله

Nerede istersek orada yaşayacak paramız var.
لدينا ما يكفينا من أموال لنعيش بأي مكان نرغب

Çünkü savaşmak, her şey elimizden alındığında bize yaşamak için bir sebep verir.
لأنه يعطينا شيئا لنعيش من أجله عندما يكون كل شيء اخر قد سُلب

Sonunda bütün insani hislerimizin kullanılıp kullanılmadığını göreceğiz ve seçtiğimiz yoldaki hikâyemizde yaşamak için aracımız olacak.
في النهاية، سنري إن كانت كل حواسنا البشرية قد تم تَوظِفها، وستكون لدينا القوة لنعيش قصة أي طريق نختاره.

yaşamak için birşeyler satmamız gerekecek.
يَجِبُ أَنْ نَبِيعَ بَعْض الاشياء للحُصُول على المالِ لنعيش بة

Yani diyorsun ki, muhteşem işimizi bırakalım ve Carny'ler gibi, artık bir otobüsün içinde yaşayalım. Yapma.
دعني أستوضح الأمر، تريدنا أن نبيع عملنا المزدهر لنعيش في حافلة، مثل الرحّالة؟

Eğer bir haftam varsa o haftayı yaşayalım, bilirsin?
. لدي أسبوع حسنا , لنعيش هذا الأسبوع , كما تعلمون ؟

Sonrasında, bizim nesildeki herkes gibi Himalaya manastırına yaşamaya gittik.
ثم، مثل أي شخص آخر في جيلنا، ذهبنا لنعيش في دير في جبال الهمالايا.

Aslında, üzerinde fazlaca düşündüm ve beraber yaşamanın zamanı geldiğine karar verdim.
في الحقيقة،لقد فكّرت بالأمر مليّا و قرّرت أن الوقت قد حان لنعيش سويّا

- Mıntıkayı terk edip, ormanda yaşayabiliriz. Zaten öyle yapmıyor muyuz? - Bizi yakalarlar.
ان نهرب من هنا نذهب لنعيش في الغابة , فهذا مانفعله على اية حال سيمسكون بنا , وماذا لو لم يفعلوا؟

Gerçek şu ki; küçük, gelişmemiş bu ülke hayatta kalma mücadelesi veriyor.
الواقع هو أننا بلد نامي صغير ونقوم بما في وسعنا لنعيش.

Führer'den ve Nasyonal Sosyalizmden sonra, uğruna yaşanacak pek bir şey kalmıyor.
بعد الفوهرر والإشتراكية الوطنية لايوجد شيء يبقى لنعيش من أجله

Alaska'da yaşayacağız, o bir eskimo.
سوف نذهب لنعيش فى الاسكا انها من الاسكيمو

Biz, Roma'nın soyluları sadece zevk için yaşarız.
نحن نبلاء روما احرار لنعيش فقط في ملذاتـنا الخاصة

Kendi hayatımızı yaşamamız için annene bir galibiyet verebileceğini söylemiştin.
لقد قلتِ لو أنكِ تعطين أمكِ فوز واحد سوف نكون أحرار لنعيش حياتنا

Luke, yapma, bunu tekrar yaşamamıza gerek yok.
لوك,هيا لسنا بحاجة لنعيش الموضوع مرة اخرى