Haber şu ki, medyumumuz bizi daha önce götürdüğüyle tamamen aynı yere götürdü. | Open Subtitles | الأخبار هي أن وسيطنا الروحيّ قادنا لنفس المكان الذي قادنا إليه من قبل. |
aynı yere gitmeyeceğimiz öyle açık ki. | Open Subtitles | إنّه واضحٌ أننا لسنا ذاهبين لنفس المكان. |
Sadece oral seks soyadı verilmez, spor salonu serbesttir ve asla aynı yere aynı gömlekle gidilmez. | Open Subtitles | مص القضيب فقط، لا ألقاب عائلية الصالة رياضية مساحة حرة و عدم الذهاب لنفس المكان بنفس القميص |
Her gerçeklikte aynı yere sıçradığımızı sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أننا ننتقل دائماً لنفس المكان في كلّ واقع. |
Yetişkinlik hayatında her yıl, çiftleşmek için aynı noktaya döndü. | Open Subtitles | كل عام من عمره بعد البلوغ يعود لنفس المكان للتزاوج |
Yumurtalarından çıktıkları aynı yere geri dönüyorlar. | Open Subtitles | إنهم يحاولون العودة لنفس المكان حيث فقسوا |
Aferin. Bak şu ön ayağın her defasında aynı yere basmalı. | Open Subtitles | انظر, هذه القدم الأمامية ستتحرك لنفس المكان في كل مرة |
15 yıl yattı, tahliye oldu ve aynı yere dönüp iki kişiyi daha öldürmeye çalıştı. | Open Subtitles | سُجن 15 عاماً، ثم أُطلق سراحه فعاد لنفس المكان بالضبط و حاول قتل إثنين آخرين |
aynı yere gittiğimizi sanmıyorum. | Open Subtitles | . لا أعتقد أننا سنذهب لنفس المكان |
Giderken aynı yere koymasını tembih etti. | Open Subtitles | وأخبره أن يعيده لنفس المكان عند رحيله |
Evet. aynı yere ait dört binden fazla resim. | Open Subtitles | صحيح، أكثر من 4 آلاف صورة لنفس المكان |
"aynı yere ulaşmanın bir çok yolu vardır." | Open Subtitles | يمكنك سلك عدة طرق للوصول لنفس المكان |
Dorothy, tüm bu koridorların aynı yere çıktığını söylemişti. | Open Subtitles | قالت دورثي ان الممرات تقود لنفس المكان |
Bu nedenle, aynı yere döndüğünü biliyorum. | Open Subtitles | لذلك علمت بأنها عادت لنفس المكان |
Merak etme. aynı yere gitmeyecekler. | Open Subtitles | لا تقلقي ، فـ هما لن يذهبا لنفس المكان |
aynı yere geri dönüyorum. | Open Subtitles | أرجع لنفس المكان |
Acaba onları aynı yere çağırıp, Linc ve Sara'yı getirmelerini mi söylesek? | Open Subtitles | أتساءل إذا كان بإستطاعتنا إقناعهم بإحضار (لينك) و (سارة)، لنفس المكان |
Hadi ama! aynı yere gidiyoruz zaten. | Open Subtitles | إننا ذاهبان لنفس المكان |
Hepimiz aynı yere gidiyoruz. | Open Subtitles | جميعنّا سوف نذهب لنفس المكان. |
Sanırım aynı yere gidiyoruz. | Open Subtitles | أظن بأننا ذاهبين لنفس المكان |
Hepimiz aynı noktaya gidersek Bell'in laboratuvarı çok kalabalıklaşır. | Open Subtitles | لكن إذاعدت لنفس المكان و الزمان سيكون معمل بيل مزدحما للغاية سيعرف أن شيئا ما قد طرأ |