"لن أضطر" - Traduction Arabe en Turc

    • zorunda kalmayacağım
        
    • zorunda kalmam
        
    • gerek kalmaz
        
    • zorunda değilim
        
    • zorunda olmayacağım
        
    Rica ederim... Ben de kendi çamaşırlarımı yıkamak zorunda kalmayacağım. Open Subtitles و أنا لن أضطر أن أغسل ثيابي بعد الآن و كل شيء سوف يصبح صائباً بالعالم
    - Tamam. Arka pencereden sıvışmak zorunda kalmayacağım yani. Küçükken olmuştu ya hani. Open Subtitles إذن لن أضطر للهروب من النافذة الخلفية، كما فعلت وأنا صغير ؟
    Senin kuvvetin ile artık asla bir asır boyunca uyumak zorunda kalmayacağım. Open Subtitles بقوّتك، لن أضطر للسبات قرنًا من الزمان مجددًا.
    - Eğer harçlığımı artırırsan, pizza almak için pazarlık yapmak zorunda kalmam. Open Subtitles لن أضطر إلى المساومة في المحل بحيث أستطيع أن أشتري لفافات البيتزا
    O zaman senin aptal sorularını cevaplamak zorunda kalmam. Open Subtitles إذاً لن أضطر أن أجيب المزيد من أسئلتك البلهاء
    Sevgili şehrimizin ölümcül tehlikede olduğunu duyduğunuzda yalvarmama gerek kalmaz sanmıştım. Open Subtitles -ظننتكَ ستأتي! ظننتني لن أضطر للتوسل . ليس بعد أن علمت أن مدينتنا العزيزة في خطر محدق.
    Ediyor, ama babamla konuşmak zorunda değilim. Yarın sadece annem için. Open Subtitles لكنني لن أضطر الى التعامل مع أبي يوم غد يتعلق كله بأمي
    Burada olmam da, bir daha katlanmak zorunda olmayacağım demek. Open Subtitles وجودي هنا يعني أنّي لن أضطر للرعب من تلك الذكرى مجددًا.
    Geri döndüğümde ise o kadar fazla param olacak ki seni bir daha asla terk etmek zorunda kalmayacağım. Open Subtitles و عندما أعود,سيكون لدي الكثير من المال, لن أضطر لأن أتركك ابداً مرة أخرى
    Bunu yaparken mutlu olurum, çünkü bunun anlamı bir daha senin igrenç yüzüne bakmak zorunda kalmayacağım demektir. Open Subtitles بل سأكون سعيدة ...لأن هذا يعني أنني لن أضطر ثانية للنظر إلى وجهك الكريه ثانية
    İlk olarak ne yapabileceğimi görecekler, Tamamen yeni bir hayatım olacak, ve ben asla başka bir efendiye cevap vermek zorunda kalmayacağım. Open Subtitles ... حالما يشاهدون ما أستطيع فعله , سوف أمتلك حياة جديدة و لن أضطر إلى الرد على سيد آخر ثانيـة مطلقـاً
    Bundan sonra yanımda dev gibi bir herifle dolaşmak zorunda kalmayacağım değil mi? Open Subtitles لن أضطر للتجول وبهيمة ضخمة بجواري؟
    Ondan sonra, bunların hiçbiriyle uğraşmak zorunda kalmayacağım. Open Subtitles و بعد ذلك لن أضطر للتعامل مع أيّ من هذا
    Eğer Braverman'i ilk siz bulursanız, 200 bin ödemek zorunda kalmayacağım. Open Subtitles إذا وصلتم إلى (بريفرمان) أولاً لن أضطر لدفع مئتان ألف دولار
    Geç kaldığını bilmezsem de geç kağıdı vermek zorunda kalmam. Open Subtitles اذا لم أعرف بإنك متأخرة لن أضطر بأن اعطيك عقاب التأخر
    Ayrıca üç yıl boyunca ödeme yapmak zorunda kalmam. Open Subtitles و لن أضطر لسداد المبلغ لثلاث سنوات قادمة
    Böylece de sana bakıcılık etmek zorunda kalmam. 5 dakika. Open Subtitles ثم لاحقاً لن أضطر حضانة مؤخرتك المجنونة خمس دقائق
    Sevgili sehrimizin ölümcül tehlikede oldugunu duydugunuzda yalvarmama gerek kalmaz sanmistim. Open Subtitles -ظننتكَ ستأتي! ظننتني لن أضطر للتوسل . ليس بعد أن علمت أن مدينتنا العزيزة في خطر محدق.
    Ama yakalanırsan buna gerek kalmaz. Open Subtitles لكن إذا تم القبض عليك لن أضطر لفعل ذلك
    Neyse ki görmek zorunda değilim çünkü artık sevgilin olmayacağım. Open Subtitles حسنٌ، لحسن الحظ، لن أضطر لرؤيتها، لأنّني لن أكون خليلتك بعد اليوم.
    Artık barda kadınlara giyinme odama gidelim demek zorunda değilim. Open Subtitles والآن، عندما أكون في مشرب لن أضطر أن أطلب من النساء أن يعدن إلى غرفة الإطارات
    Burada olmam da, bir daha katlanmak zorunda olmayacağım demek. Open Subtitles وجودي هنا يعني أنّي لن أضطر للرعب من تلك الذكرى مجددًا.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus