Rica ederim... Ben de kendi çamaşırlarımı yıkamak zorunda kalmayacağım. | Open Subtitles | و أنا لن أضطر أن أغسل ثيابي بعد الآن و كل شيء سوف يصبح صائباً بالعالم |
- Tamam. Arka pencereden sıvışmak zorunda kalmayacağım yani. Küçükken olmuştu ya hani. | Open Subtitles | إذن لن أضطر للهروب من النافذة الخلفية، كما فعلت وأنا صغير ؟ |
Senin kuvvetin ile artık asla bir asır boyunca uyumak zorunda kalmayacağım. | Open Subtitles | بقوّتك، لن أضطر للسبات قرنًا من الزمان مجددًا. |
- Eğer harçlığımı artırırsan, pizza almak için pazarlık yapmak zorunda kalmam. | Open Subtitles | لن أضطر إلى المساومة في المحل بحيث أستطيع أن أشتري لفافات البيتزا |
O zaman senin aptal sorularını cevaplamak zorunda kalmam. | Open Subtitles | إذاً لن أضطر أن أجيب المزيد من أسئلتك البلهاء |
Sevgili şehrimizin ölümcül tehlikede olduğunu duyduğunuzda yalvarmama gerek kalmaz sanmıştım. | Open Subtitles | -ظننتكَ ستأتي! ظننتني لن أضطر للتوسل . ليس بعد أن علمت أن مدينتنا العزيزة في خطر محدق. |
Ediyor, ama babamla konuşmak zorunda değilim. Yarın sadece annem için. | Open Subtitles | لكنني لن أضطر الى التعامل مع أبي يوم غد يتعلق كله بأمي |
Burada olmam da, bir daha katlanmak zorunda olmayacağım demek. | Open Subtitles | وجودي هنا يعني أنّي لن أضطر للرعب من تلك الذكرى مجددًا. |
Geri döndüğümde ise o kadar fazla param olacak ki seni bir daha asla terk etmek zorunda kalmayacağım. | Open Subtitles | و عندما أعود,سيكون لدي الكثير من المال, لن أضطر لأن أتركك ابداً مرة أخرى |
Bunu yaparken mutlu olurum, çünkü bunun anlamı bir daha senin igrenç yüzüne bakmak zorunda kalmayacağım demektir. | Open Subtitles | بل سأكون سعيدة ...لأن هذا يعني أنني لن أضطر ثانية للنظر إلى وجهك الكريه ثانية |
İlk olarak ne yapabileceğimi görecekler, Tamamen yeni bir hayatım olacak, ve ben asla başka bir efendiye cevap vermek zorunda kalmayacağım. | Open Subtitles | ... حالما يشاهدون ما أستطيع فعله , سوف أمتلك حياة جديدة و لن أضطر إلى الرد على سيد آخر ثانيـة مطلقـاً |
Bundan sonra yanımda dev gibi bir herifle dolaşmak zorunda kalmayacağım değil mi? | Open Subtitles | لن أضطر للتجول وبهيمة ضخمة بجواري؟ |
Ondan sonra, bunların hiçbiriyle uğraşmak zorunda kalmayacağım. | Open Subtitles | و بعد ذلك لن أضطر للتعامل مع أيّ من هذا |
Eğer Braverman'i ilk siz bulursanız, 200 bin ödemek zorunda kalmayacağım. | Open Subtitles | إذا وصلتم إلى (بريفرمان) أولاً لن أضطر لدفع مئتان ألف دولار |
Geç kaldığını bilmezsem de geç kağıdı vermek zorunda kalmam. | Open Subtitles | اذا لم أعرف بإنك متأخرة لن أضطر بأن اعطيك عقاب التأخر |
Ayrıca üç yıl boyunca ödeme yapmak zorunda kalmam. | Open Subtitles | و لن أضطر لسداد المبلغ لثلاث سنوات قادمة |
Böylece de sana bakıcılık etmek zorunda kalmam. 5 dakika. | Open Subtitles | ثم لاحقاً لن أضطر حضانة مؤخرتك المجنونة خمس دقائق |
Sevgili sehrimizin ölümcül tehlikede oldugunu duydugunuzda yalvarmama gerek kalmaz sanmistim. | Open Subtitles | -ظننتكَ ستأتي! ظننتني لن أضطر للتوسل . ليس بعد أن علمت أن مدينتنا العزيزة في خطر محدق. |
Ama yakalanırsan buna gerek kalmaz. | Open Subtitles | لكن إذا تم القبض عليك لن أضطر لفعل ذلك |
Neyse ki görmek zorunda değilim çünkü artık sevgilin olmayacağım. | Open Subtitles | حسنٌ، لحسن الحظ، لن أضطر لرؤيتها، لأنّني لن أكون خليلتك بعد اليوم. |
Artık barda kadınlara giyinme odama gidelim demek zorunda değilim. | Open Subtitles | والآن، عندما أكون في مشرب لن أضطر أن أطلب من النساء أن يعدن إلى غرفة الإطارات |
Burada olmam da, bir daha katlanmak zorunda olmayacağım demek. | Open Subtitles | وجودي هنا يعني أنّي لن أضطر للرعب من تلك الذكرى مجددًا. |