Fişi çekmekte tereddüt etmeyecek tek tanıdığım sensin. | Open Subtitles | أنتِ الوحيدة التي أعرفها التي لن تتردد في سحب السدادة |
Madam, biz kendi yoluna çıkacak olan herkesi infaz etmekte tereddüt etmeyecek acımasız bir örgütle karşı karşıya olduğumuza inanıyoruz. | Open Subtitles | ان نحن نعتقد يا سيدتى اننا نتعامل مع منظمة عديمة الرحمة مطلقا والتى لن تتردد فى التخلص من اى شخص يقف فى طريقها |
Nasılsa sana olayın iç yüzünü anlatmakta tereddüt etmeyecek. | Open Subtitles | هي لن تتردد أن تعطيك الحقيقة المجردة |
Petrol ülkeleri bu konuda tereddüt etmeyecektir. | Open Subtitles | الدول البتروليه لن تتردد فى عصر أوردتنا و عروقنا |
Seni öldürmek için tereddüt etmeyecektir. | Open Subtitles | إنها لن تتردد بقتلك |