"لن تضطر" - Traduction Arabe en Turc

    • zorunda değilsin
        
    • gerek kalmayacak
        
    • zorunda kalmazdın
        
    • zorunda kalmayacaksın
        
    • zorunda kalmayacaksınız
        
    • zorunda olmazsın
        
    • zorunda olmayacaksın
        
    • zorunda olmadığını söyledi
        
    Sen şisko kıçının üstünde oturmaktan başka birşey yapmak zorunda değilsin. Ama önce ben ve küçük bebek eski günleri yeniden yaşayacağız. Kahretsin Mick! Open Subtitles و لن تضطر لفعل شيئ سوى الجلوس على مؤخرتك السمينه اللعنه,ميك,لم تذكر شيئاً عن قتل الرئيس
    Öldürmek zorunda değilsin. Zaten hepimiz ölü oluruz. Open Subtitles إذا لم ينجح هذا لن تضطر الي قتلي لاننا سنكون كلنا موتي
    Öncelikle benim gibi katlanılmaz cahil bir mesihi dinlemenize gerek kalmayacak. TED أولا، لن تضطر إلى الاستماع إلى واحد مثلي يظن أنه المسيح
    Ayrıca onları aramana gerek kalmayacak. Önce onlar seni bulacak. Open Subtitles فوق ذلك، لن تضطر إلى البحث عنهم، سيجدونك أولاً
    Eve daha sık uğrasaydın sormak zorunda kalmazdın. Open Subtitles لن تضطر للسؤال إذا أتيت للمنزل أكثر الأحيان
    İkincisi, benimle olduğun sürece bir daha asla ama asla aynalara bakmak zorunda kalmayacaksın. Open Subtitles وثانيا، لن تضطر أبدا لرؤية لرؤية صورتك مجددا، طالما أنك معي
    En azından şu Binbaşı saçmalığına devam etmek zorunda kalmayacaksınız. Open Subtitles على الأقل ، لن تضطر لمواجهة هذه الأشياء يا ميجور
    Eğer benim Jing Wu'da senin evine taşınmama izin verirsen bir daha herhangibir yere gitmek zorunda olmazsın, öyle değil mi? Open Subtitles لو تركتني اذهب معك الي جينج وو لن تضطر ان تذهب الي اي مكان اليس كذلك ؟
    Birkaç gün içinde izlemek zorunda olmayacaksın. Çünkü evine gideceksin. Open Subtitles في غضون أيام لن تضطر للمشاهدة لأنّك ستعود للمنزل
    Jenny'nin artık o evde kalmak zorunda olmadığını söyledi. Open Subtitles لن تضطر جينى إلى البقاء فى ذلك البيت
    Yakında mezun olacaksın. Onları bir daha görmek zorunda değilsin. Open Subtitles سوف تتخرج من المدرسة الثانوية قريباً و لن تضطر لرؤيتهم مجدداً
    Bir de iyi tarafından bak, artık nafaka ödemek zorunda değilsin. Open Subtitles انظر إلى الجانب المشرق لن تضطر لدفع النفقة بعد الآن
    Buna gerek kalmayacak. Buradan sağ salim çıkacağım. Söz veriyorum. Open Subtitles لن تضطر لذلك، سأغادر من هنا سالمة، أعدك.
    Dur, dur. gerek kalmayacak. Open Subtitles انتظر، انتظر، انتظر، لن تضطر لذلك.
    Eğer daha dikkatli olsalardı her sene bunu yapmak zorunda kalmazdın. Open Subtitles حسنا لو كانوا أكثر حذرا أنك لن تضطر إلى القيام بذلك في كل عام
    Hiç bir yere gitmek zorunda kalmazdın, değil mi? Open Subtitles لن تضطر ان تذهب الي اي مكان اليس كذلك ؟
    Yeni arabana bir isim vermek zorunda kalmayacaksın sanırım. Open Subtitles أعتقد بأنك لن تضطر إلى تسمية سيارتك الجديدة بعد ذلك
    En azından ilişkisi hakkındaki haberi yayınlamak zorunda kalmayacaksın. Open Subtitles لن تضطر على الأقل أن تنشر قصة علاقتها الغرامية
    En azından sen cehennem taşı geri dönmek zorunda kalmayacaksınız. Open Subtitles ما لا يقل عن أنك لن تضطر للذهاب إلى حجر جهنم.
    Özetle artık hiçbiriniz sakso çekmek zorunda kalmayacaksınız. Open Subtitles ‏باختصار،‏ ‏‏لن تضطر أية واحدة منكن ‏إلى تقديم الجنس الفموي بعد الآن. ‏
    Eğer benim Jing Wu'da senin evine taşınmama izin verirsen bir daha herhangibir yere gitmek zorunda olmazsın, öyle değil mi? Open Subtitles لو تركتني اذهب معك الى جينج وو لن تضطر ان تذهب الى اي مكان اليس كذلك ؟
    Sesimi duymak zorunda olmayacaksın. Open Subtitles لن تضطر لسماع صوتي مجدداً
    Jenny'nin artık o evde kalmak zorunda olmadığını söyledi. Open Subtitles لن تضطر (جيني) إلى البقاء في ذلك البيت

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus