"لن نضطر" - Traduction Arabe en Turc

    • zorunda kalmayacağız
        
    • zorunda değiliz
        
    • gerek kalmaz
        
    • zorunda kalmayız
        
    Bu iş bittikten sonra, bir daha görüşmek zorunda kalmayacağız. Open Subtitles بعد أن ينتهي هذا لن نضطر لرؤية أحدنا الآخر مجدداً.
    Bundan sonra ikimiz de yalnız olmak zorunda kalmayacağız. Open Subtitles لن نضطر لأن نكون وحيدين أى منا, مرة آخرى
    Bu hedef için hastalığa kalıcı bir tedavi bulmak zorunda değiliz. TED وللقيام بذلك، لن نضطر حتّى إلى علاج المرض.
    En azından otları temizlemek ya da daha iyisi... futbol oynamak zorunda değiliz. Open Subtitles , لن نضطر إلى جز الأعشاب , و ما هو أفضل لن نضطر للعب كرة القدم
    Eğer başarılı olursa,tümörü temizleriz, ve bir daha ameliyat olmana gerek kalmaz. Open Subtitles عندما لا ينهار المريض , لو نجحت سيخنفي الورم كله و لن نضطر للعودة مرة أخرى
    Her gün , her saniye onu izlemek zorunda kalmayız. Open Subtitles فسيعطيه هذا سباً يحيا من أجله لن نضطر الى مراقبته
    Yarın, ilk kez bunları doğru yere koyarsan... bunu tekrar yapmak zorunda kalmayacağız. Open Subtitles غدا أذا وضعتهم في المكان الصحيح من أول مرة لن نضطر لفعل هذا مرة اخري
    Ve bunun peşini bırakmazsak, onlarla konuşmak zorunda kalmayacağız ve paramız da cebimizde kalacak. Open Subtitles ثق بي، وحالما نلتقي، لن نضطر لمخاطبتهن، وسنذخر نقودنا
    Artık dışarıda olup da şarap içemediğimiz garip ânları yaşamak zorunda kalmayacağız. Open Subtitles الآن نحن لن نضطر ابداً لأن تحصل لنا تلك اللحظات الحرجة حيث نكون في الخارج لكن لايمكننا أن نشرب النبيذ
    Yani, gemiden uzaklaşmak zorunda kalmayacağız. Bir kamyona bindirilip, oraya götürüleceğiz. Open Subtitles لن نضطر للقفز وان نسحب هناك الجرارات
    Yani, gemiden uzaklaşmak zorunda kalmayacağız. Open Subtitles لن نضطر للقفز وان نسحب هناك الجرارات
    Kışın ortasında bir çadırda yaşamak zorunda kalmayacağız. Open Subtitles -نحن لن نضطر أن نعيش في خيمة في عز الشتاء
    Berber dükkânında bilgisayar sistemi varsa, artık onları kovalamak zorunda değiliz. Open Subtitles لو كان هنالك نظام حاسوبي في متجر الحلاقة لن نضطر إلى مطاردته بعد الآن
    Sanırım bu sene peynirli krep yapmak zorunda değiliz, değil mi? Open Subtitles أعتقد أننا لن نضطر لصنع لفائف الجبن هذا العام, صحيح؟
    Ama en çok da seni ve 5 bin kilometre uzakta güvende olacaksın yani bununla uğraşmak zorunda değiliz. Open Subtitles لكنكِ تهمينني أكثر. وستكونين آمنة على بُعد ثلاثة آلاف ميل من هنا لذا لن نضطر إلى مواجهة هذا.
    Yağmuru beklemek zorunda değiliz. Benimle gel. Open Subtitles لن نضطر لانتظار المطر تعال معي
    En iyi tarafı sana tazminat vermek zorunda değiliz. Open Subtitles ...و أفضل ما بالأمر هو لن نضطر لإعطائك أي تعويض
    Eğer kürsüde ona itiraf ettirirsen kanıtlamamıza gerek kalmaz. Open Subtitles لن نضطر لنثبتَ ذلِك لو كانَ بإمكانُكِ . أن تجعليهِ يعترفُ تحت الشهادة
    Belkide gitmemize gerek kalmaz. Open Subtitles ربما لن نضطر لأن نذهب على الإطلاق
    Dandik motellerde kalmamıza gerek kalmaz. Open Subtitles لن نضطر إلى العيش في النزل الرديئة
    Keşke boğalardan biri seni öldürse. O zaman seni beslemek zorunda kalmayız. Open Subtitles أتمنى لو أحدهم قتلك وعندئذٍ لن نضطر لإطعامك بعد الآن
    Hadi bara gidelim böylece garsonu beklemek zorunda kalmayız. Open Subtitles فلنذهب لطاولة الشرب هكذا لن نضطر لانتظار النادلة

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus