Fikrini değiştirmiş. Bu yüzden biz boya yapmadan önce kiliseyi kutsamaya gelmiyor. | Open Subtitles | لقد غير رأيه، وهو لن يأتي لتقديس الكنيسة قبل أن نقوم بطلائها |
Kimse gelmiyor. Teal'c orada gözcülük ediyor. Bana anlatabilirsin. | Open Subtitles | لن يأتي أحد، تيلك بالأعلى يحرس المكان يمكنك التحدث إلي |
Easter Bunny gelmiyor. Easter Bunny 50 sent kattı. | Open Subtitles | أرنب العيد لن يأتي انه يأتي مقابل خمسون سنتاً |
Bayanlar baylar, alkışlarınızla... afedersiniz, dans partnerim gelmeyecek, lütfen bizi diskalifiye edin.. | Open Subtitles | سيداتي سادتي رحبوا بالسيد راج شريكي في الرقص لن يأتي أرجوك ألغينا |
Sanırım gelmeyecek. Saat bire beş var. | Open Subtitles | أعتقد أنه لن يأتي أوشك الحفل على الإنتهاء |
Geç oldu. Bu saatte gelmez. | Open Subtitles | لقد تأخر الوقت ، إنه لن يأتي في هذا الوقت المتأخر. |
gelmeyeceğini anlamadan önce parkın etrafında ne kadar tur attım hiç bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعلم كم مشيت حول المتنزه قبل أن أدرك بأنه لن يأتي |
Kardeşim, uyanmalı ve buradaki martı pisliğini koklamalısın. Kurtarma gelmiyor. | Open Subtitles | يا صاح، عليك تقبّل الواقع لن يأتي فريق الٕانقاذ |
Bir şeyler yapmalıyız, çünkü dürüst olalım, kimse gelmiyor. | Open Subtitles | و يجب أن نفعل شيئاً، لنكن أمناء فحسب. لن يأتي أحد. |
Yönetimi boşverin, yarın kimse gelmiyor. | Open Subtitles | أتعلمون؟ تباً للشركة لن يأتي أحد غداً الغد عطلة |
Yalanlar üstüne kurulu bir evlilik. Kral gerçekten gelmiyor. | Open Subtitles | لكن مستند على الكذب . الملك لن يأتي حقاً |
Saat üç gibi burada olacağını söyledi. Görünen o ki gelmiyor. | Open Subtitles | لقد قال أنه سيكون هنا في الثالثة من الواضح أنه لن يأتي |
Adamın silahı var. Ziyaretçi bize gelmiyor. Zaten burada, pusuya yatmış durumda. | Open Subtitles | لن يأتي الزائر إلينا لقد كان هنا مسبقاً في موضع التقنيص |
Galiba kundakçın gelmeyecek. | Open Subtitles | على ما يبدوا ان مشعل النار لن يأتي الليلة |
Daniel gelmeyecek, ...o şeye takılıp kaldı. | Open Subtitles | دانيال لن يأتي لقد انبهر بذلك الشيء تماما كما كنت انت |
20 papeline bahse varım, adam gelmeyecek. | Open Subtitles | بعشرين دولار أراهن بأن هذا الرجل لن يأتي |
Toksikoloji raporu bir haftaya kadar gelmeyecek ama öncelikli kan testi çok garip bir şeyi tespit etti. | Open Subtitles | تقرير علم السّموم لن يأتي إلا بعد أسبوع، لكن اجراء الدم التمهيدي أظهر لنا شيء شاذ |
Martha da yeni biri gelene kadar papaz evine bakıyor ama hiç kimse gelmeyecek. | Open Subtitles | مارثا ترعى الكنيسة حتى يأتي الواعظَ الجديدَ الذي لن يأتي أبداً. |
- Asla 2:00'den önce gelmez. Kapanışa kadar kalır. | Open Subtitles | لن يأتي ابداً قبل الثانية أو الثانية والنصف، ويبقى حتى نُغلق |
Asla gelmeyeceğini, umursamadığını söylememiş miydin? Nasılsın? | Open Subtitles | ألم تقولي أنه لن يأتي هنا أبداً إنه لم يهتم كيف حالك؟ |
Bu erkek, türünün tek kalanı hiç gelemeyecek bir dişi için çağrıda bulunuyor. | Open Subtitles | هذا هو آخر الذكور من الأنواع، الغناء لأنثى الذي لن يأتي أبدا. |
Profesör bugün gelmedi ama onun yerine Asistan Heo geldi. | Open Subtitles | البروفيسور لن يأتي اليوم، بلْ الأستاذ هيو جاء بدلاً عنه. |
Fakat eğer geçmişe çok sıkı tutunursak gelecek hiç gelmeyebilir. | Open Subtitles | لكن اذا تمسكنا بالماضي بشدة عندها لن يأتي المستقبل أبداً |
- Ya gelecek yıl hiç gelmezse? | Open Subtitles | ماذا لو أن العام القادم لن يأتي أبداً؟ |
Onu bu gece durduramazsan, korkarım yarın asla olmayacak. | Open Subtitles | ان لم تستطع ايقافه الليلة، فإنني أخشى بأن الغد لن يأتي أبدا ً |
Aw, kapatın o zaman bu lanet yeri. Kimsenin geleceği yok. | Open Subtitles | اغلقوا المطعم ، لن يأتي أحد أبداً |
Belli ki Jake Apex'in çalışması gerekiyormuş ve düğüne gelmeyecekmiş. | Open Subtitles | من الواضح ان جيك ايبكس عليه ان يعمل لذلك هو لن يأتي للزفاف |
Burada bu kadar insan varken buraya gelemez herhalde. | Open Subtitles | ــ ماذا؟ لن يأتي إلى هنا ليس بوجود كلّ هذه الأشخاص |