"لن يبقى" - Traduction Arabe en Turc

    • kalmayacak
        
    • kalmıyor
        
    • kalmayacaktır
        
    • kalmayacağını
        
    • kalamaz
        
    • kalamayacak
        
    • kalmaz
        
    Eğer şans oyunlarını bırakmazsan, elinde bir şey kalmayacak. Open Subtitles لن يبقى لديك شيء إن لم تتخلى عن العاب الحظ
    Mezarlarımızda hiçbir şey kalmayacak ortası kırmızı noktalı sinek şakşağı dışında. Open Subtitles لن يبقى شيئ يوضع فوق قبورنا ماعدا مضرب الذباب مع بقع حمراء عليه.
    Sonunda hiçbir şey kalmayacak. Open Subtitles الكون يتحلل تدريجياً، لن يبقى هناك أي شيء
    bu vahşi etobur kurbanıyla işini bitirdiğinde, kemikler dışında birşey kalmıyor. Open Subtitles حين تنتهي هذه الأسنان الشريرة من ضحيّتها، لن يبقى شيء سوى العظام.
    Marcin gezmeyi sever, burada uzun süre kalmayacaktır. Open Subtitles مارسين .. يحب السفر ، أخشى انه لن يبقى في البيت طويلا
    Ona yeni öğrenci turu vermemi istediler ama o burada fazla kalmayacağını söyledi. Open Subtitles طلبوا مني أن آخذه في جولة الطلاب الجدد لكنه قال أنه لن يبقى كثيراً
    Yani, Carl etraftayken, zaten üzerinde çok kalmayacak. Değil mi? Open Subtitles أعنى بشأن كارل إنه لن يبقى هُنا فترة طويلة , صحيح ؟
    Onun romantizm hakkındaki görüşlerini bildiğinde konuşacak hiçbir şeyin kalmayacak. Open Subtitles لقاء آخر ليعبر عن آراءه في الطبيعة والرومانسية ثم لن يبقى شئ للتحدث فيه وتنتهي العلاقة
    Korumak için bir sırrımız kalmayacak. Open Subtitles أترى، بهذه الطريقة لن يبقى هناك سر لنحميه.
    İşler böyle giderse sizin olarak kalmayacak. Open Subtitles بالطريقة التي تسيرُ بها الأمور، لن يبقى كذلكَ طويلاً
    Vikont burada kalmayacak, sadece yeğeni. Open Subtitles فيكونت لن يبقى بالقصر .. ابن أخيه فقط هو المدعو للبقاء
    Eğer bütün sütü içerseniz, haftasonuna sütümüz kalmayacak. Open Subtitles اذا شربتم كل الحليب , لن يبقى لدينا شيئ للأسبوع
    Çok fazla ara verme Laura. Yoksa kurulacak tuzak kalmayacak. Open Subtitles "لا ترفضي كثيراً يا "لورا لن يبقى لكِ فرص أخرى
    Herkes her şeyi elinde tutmak isterse ev satışı için bir şey kalmayacak. Open Subtitles لن يبقى شيئ للبيع إن بقي الجميع يحتفظ بكلّ شيئ
    Birkaç gün içinde tozdan başka bir şey kalmayacak. Open Subtitles في غضون أيام قليلة لن يبقى شيء سوى التراب
    Çünkü bir gün ailen gidecek ve burada senin için hiçbir şey kalmayacak. Open Subtitles لأنه يوماً ما سترحل عائلتك و لن يبقى لكَ شيءٌ هنا
    Bu doğru bile olsa, ev sahibeniz bu saate kadar ortaya çıkmadıysa gitmekten ve çalışmayı durdurmaktan başka seçeneğim kalmıyor. Open Subtitles على أي حال إذا لم تصل سيدتك حتى منتصف النهار لن يبقى أمامي إلا وقف العمل والرحيل
    İngilizce çalışmaya devam edin, sonra görüşürüz. Bugün bizi izlemek için kalmıyor mu? Open Subtitles إستمر بالعمل على إنجليزيتك سأراكم لاحقاً لن يبقى لمشاهدتنا اليوم؟
    İnsan sadece bir hiç olduğu zaman korkacak bir sebebi kalmıyor. Open Subtitles وعندما تكون لا أحد على الإطلاق لن يبقى لك أي سبب لتخاف
    Müzik kutusu bende olduğu sürece uzak kalmayacaktır. Open Subtitles لن يبقى بعيدا طالما معي الصندوق الموسيقي
    Ancak bir de söylemişlerdi, tüm bunların senin soyunda kalmayacağını olması gerekenin ben olduğumu pek çok kral için hem baba hem de ata. Open Subtitles غير انهن قلن ايضا انه لن يبقى في سلالتك ولكن سأكون انا جدا وأبا لكثير من الملوك
    İnsan yavrusu sürü ile daha fazla kalamaz. Open Subtitles وهو أن شبل الانسان لن يبقى مع المجموعة أكثر من هذا
    Kısa zamanda yardım gelmezse hiç kimse hayatta kalamayacak. Open Subtitles هناك نوع من العدوى الغريبة و إذا لم نخرج قريباً لن يبقى أحد منا
    Benim eğitildiğim gibi bir sistemi alın, ve hata yapması muhtemel sağlık personelini onun dışına atın, geriye hiç kimse kalmaz. TED لذلك لو اخذت النظام, بالطريقة التي دُرّستُ بها, و تخلصت من كل من يقوم باخطاء طبية, حينها لن يبقى اي شخص.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus