"لن يعيش" - Traduction Arabe en Turc

    • yaşamayacak
        
    • yaşamaz
        
    • yaşayamaz
        
    • süre yaşayamayacak
        
    Kısa zamanda bir şeyler öğrenemezsek Pris fazla yaşamayacak! Open Subtitles إذا لم نجد مساعدة سريعة بيرس لن يعيش طويلا
    O deli yaşlı adam sonsuza dek yaşamayacak, Cathy. Bunu sen de gördün. Open Subtitles ذلك الرجل العجوز المجنون لن يعيش للابد يا كاثى, يمكنكِ أن ترى هذا بنفسكِ الليلة
    Mahkeme salonunun içini görecek kadar uzun yaşamayacak. Open Subtitles لن يعيش لفترة طويلة ليرى ما بداخل غرفة الإستماع تلك
    Babam yaşlı biri. Çok uzun süre yaşamaz ve o öldüğünde, oğlum iyi bir kral olacak. Open Subtitles والدي عجوز، لن يعيش طويلاً وبمجرد أن يموت،
    Çok kan kaybetti. Kan nakli olmadan yaşayamaz. Open Subtitles لقد فقد الكثير من الدماء لن يعيش بدون نقل دم
    Korkarım ki uzun bir süre yaşayamayacak. Open Subtitles انا اخشي من انه لن يعيش طويلا
    Bu çocuk 20 yaşına kadar yaşamayacak. Open Subtitles أراهن أنه لن يعيش إلى العشرين من عمره
    Çok yaşamayacak. Open Subtitles لن يعيش طويلاً.
    yaşamayacak, Sayın Milletvekili. Open Subtitles لن يعيش , مستر اسيمبليمان
    Çok uzun süre yaşamayacak, değil mi? Open Subtitles لن يعيش طويلاً , أليس كذلك ؟
    Burada yaşamayacak Open Subtitles أنت تعلم , هو لن يعيش هنا
    Asoka'nın oğlu yaşamayacak. Open Subtitles ابن اسوكا لن يعيش.
    Çünkü parayı alacak kadar bile yaşamayacak. Open Subtitles لأنه لن يعيش طويلا لإستلامه
    00'ların çok kısa bir yaşam süresi olduğunu öğrendiğime göre, bu hatan da çok uzun süre yaşamayacak demektir. Open Subtitles على أي حال , أعلم أن فئة الصفرين متوسط أعمارهم منخفض... لهذا فخطأك لن يعيش طويلاً... .
    Baban artık bizimle yaşamayacak. Open Subtitles أبوك لن يعيش معنا بعد الآن
    Çocuğum da aynı şeyleri yaşamayacak. Open Subtitles لن يعيش طفلي هذا
    Maddie, köpişin bizimle yaşamayacak. Open Subtitles مادي, الجرو لن يعيش معنا
    Muhtemelen o kadar yaşamaz. Open Subtitles وعلى الأرجح لن يعيش طويلاً ليعرف بالأمر
    Evet... kimse sonsuza kadar yaşamaz, değil mi? Open Subtitles أجل، حسنٌ لن يعيش أحدٌ للأبد، صحيح ؟
    Eğer beslenemezse, yaşayamaz. Open Subtitles و لكنه غير قادر على إيجاد طعام و لن يعيش
    bilmenizi isterim ki, oğlunuz ben yaşarken aşksız. asla bir gün bile yaşayamaz.. Open Subtitles اعلمي بأنه لن يعيش يوما بدون محبة طالما أنا حية
    Artık babam çok yaşlandı, uzun süre yaşayamayacak. Open Subtitles هو لن يعيش للأبد، وعندما يرحل

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus