"لها مثيل" - Traduction Arabe en Turc

    • eşi benzeri
        
    • benzeri görülmemiş bir
        
    • eşsizdi
        
    • emsali görülmemiş
        
    • eşsiz bir
        
    Buffy'nin dünyada eşi benzeri yok. Onunla olduğumda ikiye bölünmüş gibi oluyorum. Open Subtitles بافي ليس لها مثيل في الكون عندما أكن معها أشعر بأنني أنفصل إلي جزءين
    Kzıl Deniz'de, Doğu Afrika'da, Maldivler'da, Filipinler'de bu tür problemlerin eşi benzeri görüşmemiş oranda ortaya çıktığını görüyoruz. Open Subtitles البحر الأحمر شرق أفريقيا المالديف الفلبين نرى هذا النوع من المشاكل تظهر في نسبة لم يسبق لها مثيل
    Springfield'ın karanlık öncesi politikası Detroit Tigers'ın 200 yıl önce finallere kalmasından bu yana benzeri görülmemiş bir vandalizmle sonuçlandı. Open Subtitles سياسة سبرينغفيلد المؤيدة للظلمة أدت إلى أعمال تخريب لم يسبق لها مثيل منذ وصول فريق نمور ديترويت إلى الدوري قبل قرنين
    O ve bu adam adadan kaçıyor hem de benzeri görülmemiş bir ganimeti ele geçirme arifesinde habersiz, kimseye görünmeden ve beş parasız. Open Subtitles هي وذلك الرجل يغادرا الجزيرة في عشية تأمين غنيمة لم يسبق لها مثيل دون سابق إنذار، أو شهود، وبدون مال
    Cücelerin becerileri eşsizdi elmas, zümrüt, yakut ve safirden olağanüstü güzel eşyalar üretebiliyorlardı. Open Subtitles مهارة الأقزام لم يكن لها مثيل يشكّلون أغراضًا متناهية الجمال من الماس والزُّمرّد والياقوت الأحمر والأزرق
    İmparatorluk için emsali görülmemiş bir aşağılama. Open Subtitles انها اهانه لم يسبق لها مثيل للإمبراطورية.
    Kök hücreleri gerçekten bize hastalıkların kara kutusunu verdi ve bu eşsiz bir pencere. TED وفي الواقع أن الخلايا الجذعية قد أعطتنا الصندوق الاسود للأمراض، وهي نافذة لم يسبق لها مثيل.
    Fischer'ın hamlelerin satranç tarihinde eşi benzeri görülmemiş. Open Subtitles نقلات فيشر لا يوجد لها مثيل في عالم الشطرنج
    Ölüm duyurusunda diyor ki, "Walden Programlama gelecek nesil teknoloji sayesinde bir gün eşi benzeri görülmemiş akıllı telefon tanıtımını yapacak." Open Subtitles رسالة النعي تقول أن والدن سيقوم بعد يوم عن أجهزة ذكية لم يسبق لها مثيل في الاستقبال شكرًا للجيل الجديد من التقنية
    Geçen hafta yapılan TED Ödülleri töreninde Bill Clinton şunları söyledi: "Bu durum eşi benzeri görülmemiş, eşitlikten uzak, adaletsiz ve istikrarsız bir durumdur." TED في الأسبوع الماضي، قال بيل كلينتون في التجارة، هذا الوضع "لم يسبق لها مثيل وغير متكافئة وغير عادلة وغير مستقرة."
    eşi benzeri görülmemiş refah ve bolluk, fakat bu büyüme bize her zaman ihtiyacımız olanı da vermedi. TED حاله من الرخاء و الإزدهار لم يسبق لها مثيل , لكن هذا النمو لم بحقق لنا دائما إحتياجتنا .
    eşi benzeri görülmemiş veriler topluyoruz. Open Subtitles آه... لقد جمعت كميّة البيانات لم يسبق لها مثيل.
    Ülkemizde benzeri görülmemiş bir başarıydı. Open Subtitles هذه مفخرة لم يسبق لها مثيل في بلادنا
    Valinin dediğine göre yeminli bir kanun adamı olarak görevimi suiistimal etmem ve polis kaynaklarını kötüye kullanmam eşi benzeri görülmemiş bir şeymiş. Open Subtitles أن أفعالي اجماليه كانت حافلة بالاساءة للسلطة من قبل اليمين الدستوري كضابط قانون وإساءة استخدام موارد الشرطة لم يسبق لها مثيل.
    Büyüklüğünün eşi benzeri görülmemiş bir tapınak. Open Subtitles باغودا ليس لها مثيل .في عظمتها
    Cücelerin becerileri eşsizdi elmas, zümrüt, yakut ve safirden olağanüstü güzel eşyalar üretebiliyorlardı. Open Subtitles مهارة الأقزام ليس لها مثيل ... في تشكيل تُحف في غاية الجمال ،'من 'الألماس'، و'الزمرد ...
    Baylar, kuzeybatıya doğru daha önce emsali görülmemiş bir maceraya başlamak üzereyiz. Open Subtitles ايها الرجال, نحن علي وشك البدء برحلة لم يسبق لها مثيل نحو المنطقة الشمالية الغربية العظيمة
    Sivillerin katılımını sağlamak için eşsiz bir fırsata sahip olduğumuz bir zamandayız. TED نحن الآن لدينا فرصة ليس لها مثيل لتحويل المشاركة المدنية.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus