"له في" - Traduction Arabe en Turc

    • onun için
        
    • içinde
        
    • 'da
        
    • 'de
        
    • vardır
        
    • 'daki
        
    • için ona
        
    Benim onun için yaptığım 5 şey bulamış. Tüm hayatında. Open Subtitles .إنه لا يفكر حتى بخمسة أشياء فعلتها له في حياته
    Gelip onun için çok daha güzel bir yerde çalışabileceğimi söyledi. Open Subtitles قال أنا يمكن أن تأتي وتقوم عمل له في الأماكن الدافئة.
    - Ben sadece kafamın içinde bunu anlamaya çalışıyorum Sizi anlıyorum. Open Subtitles أنا فقط أطرح الموضوع لأني لم أجد تفسيراَ له في ذهني
    MIT'den biri varsa aranızda tanıyordur onu, bir dövme ya da posterde görmüşsünüzdür. TED أي شخص من معهد ماساتشوستس للتكنولوجيا يعرفه، أو لديه وشم أو ملصق له في مكان ما.
    Sen değil miydin, Yaralı Yüz'de Al Pacino'nun en iyi-- Open Subtitles الم تقل أن الباتشـينو أفضل تمثيل له في هي سكارفيس
    Pekâlâ, Newton denen züppe diyor ki her etkiye karşı aynı büyüklük ve zıt yönde bir tepki vardır. Open Subtitles نيوتن, الشخص, يقول إن لكل فعل, رد فعل مساو له في القوة ومضاد له في الاتجاه.
    7. kromozomdaki belirli bir gende hangi değişimin olduğunu fark eden Toronto'daki diğer bir grupla birlikte benim grup çalışmamın 1989 da keşfettiği kistik fibrozisin kendi moleküler nedeni vardı. TED التليف الكيسي تم اكتشاف الجزيئات المسببة له في 1989 عن طريق فريقي اذي عمل مع فريق اخر من تورنتو والذي أدى الى اكتشاف الطفرة في جين محدد في كروموزوم 7,
    Ama güvenliğin için ona daha sonra açıklayacak. Open Subtitles ولكن من أجل السلامة، سيشرح له في وقت لاحق
    onun için caddede orospuluk yapan onüç yaşında kızları vardı. Open Subtitles كان يجعل البنات بعمر ثلاثة عشر سنة يعملون له في الشارع
    O zaman, onun için en doğru olduğunu düşündüğün şeyi yaptın. Bunu şimdi anlıyorum. Open Subtitles لقد قمت بما شعرتِ أنه الأفضل له في ذلك الوقت
    Gdansk'ta onun için yaptığınız işten çok memnun kalmış Open Subtitles هو كان جدا مسرور من شغّلك عملت له في جدانسك.
    Dört saatten az bir zaman içinde onun radarında gözükmüş olacağız. Open Subtitles نحن ستعمل يكون على الرادار له في أقل من أربع ساعات.
    Bilmiyorum ama geçen zaman içinde ona bir şeyler olmuş. Open Subtitles لكن لا أعلم هناك شيء حصل له في أثناء تلك الفترة
    Sekiz, on ay içinde onunla çıkabilirim. Open Subtitles أنا يمكن أن تعود له في ثمانية إلى عشرة أشهر.
    Afganistan'da yaşadığı en kötü şey, adamlarından birinin başından vurulmasıydı; mermi miğferine isabet etmiş, yere yığılmıştı. TED أسوأ أمر حدث له في أفغانستان هو أن واحد من رجاله ضُرب برصاصة في رأسه ضربت الخوذة، وأسقطته أرضًا.
    Bu bir zafer olarak sayılabilir ama dişilerin geleceğinden de emin olamaz. Open Subtitles ويعد نصرا لَكنَّه لا يَستطيعُ إفتِراض ان الإناث ستنجذب له في الحقيقة.
    Eğer bu arkadaşlığa ihanet edersen, sahip olduğu tek şeyi de yok edersin. Open Subtitles إن خنت تلك الصداقه، ستدمر الشئ الوحيد الذي تبقى له في هذا العالم.
    Atmosferde küçük ölçüde metanol buharı vardır, ama atmosferdeki metanol güneş ışığıyla kolayca oksitlenir. Open Subtitles هناك أثار صغيرة له في الجو لكن الميثانول الجوي يتأكسد بسهولة مع أشعة الشمس
    "Her etkiye karşılık eşit ve zıt bir tepki vardır." Open Subtitles لكل فعل رد فعل مساوي له في المقدار ومضاد له في الاتجاه.
    Ve Amiral de, eski Portland'daki hizmetlerim için onu bana verdi. Open Subtitles وقد أهداني إياه القبطان مكافأة على خدمتي له في بورتلاند
    Libya'daki siperleri düşünürsek biz daha güvendeyiz. Open Subtitles استغرق الشرف إيطالي استثناء له القفز إلى خندق له في ليب يا.
    Eğer seni kendi için çalıştırırsa bu, ailesini halletmek için ona büyük bir avantaj verebilir. Open Subtitles إذا تكمن من جعلك تعمل لصالحه، فهذا قد يمثل مزية كبيرة له في التعامل مع عائلته.
    Gabriel'in hayatta olduğu her an, saldırmak için ona bir fırsat demektir. Open Subtitles كل دقيقة جبرائيل على قيد الحياة فرصة له في الإضراب,

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus