Sonuç olarak zanlının performansını mükemmelleştirmek için öldürmelere artırarak devam edeceğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | نتيجة لذلك,نظن ان عمليات القتل ستستمر بالتصعيد بينما يجهد الجاني ليحقق المثالية |
Savaşı kendi ekonomik çıkarları için savunduğunu söylemiyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أنت لا تقترح بأن يناصر الحرب ليحقق مكاسب مالية شخصية |
Susuz bir beyin, aynı miktara ulaşmak için daha sıkı çalışır normal bir beyin gibi, hatta su eksikliği yüzünden geçici olarak küçülür. | TED | و الدماغ الجاف يعمل جاهداً ليحقق نفس أداء الدماغ الطبيعي ، كما أنه ينكمش مؤقتا بسبب قلة مستوى المياه. |
Wellington daha görmeden zafer için gerekli olan ortamı tespit eder. | Open Subtitles | ويلنجتون أختار مكان و زمان المشهد ليحقق النصر قبل أن يتواجد فيه قبل أن تقع عيناه عليه |
Sadece beni soruşturmak için üç senedir arkadaşım gibi davrandığına inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق إنه إدعى بأنه صديقي لمدة 3 سنوات فقط ليحقق عني |
Başkalarını araştırması ve daha fazla kişiyle... temas kurması için zaman vermek lazım. | Open Subtitles | من الأفضل أن أنتظر تقدم التحقيقات ليحقق بشأن أكبر عدد ممكن ممن لديهم صلة برجال الشرطة |
Yerel çocuk koçluğa gelir, üzerinde kazanma baskısını hisseder, ve bunu gerçekleştirmek için yıldız oyuncuya ihtiyaç duyar. | Open Subtitles | الفتى المحلي يصبح مدرب يشعر بالضغط للفوز يحتاج إلى لاعب ماهر ليحقق ذلك |
Ubilla'nın, Veracruz'daki o uğursuz günde ona verdiği bu onurlu görevi yerine getirmek için hayatta kalmalıydı. | Open Subtitles | كان لا بدّ أن ينجو ..ليحقق الإمتياز. الذي منحه أوبيليا في ذلك اليوم الحاسم في فيراكروز. |
Ubilla'nın, Veracruz'daki o uğursuz günde ona verdiği bu onurlu görevi yerine getirmek için hayatta kalmalıydı. | Open Subtitles | كان لا بدّ أن ينجو ليحقق الإمتياز الذي منحه أوبيليا في ذلك اليوم الحاسم في فيراكروز. |
Amacına ulaşmak için giderek daha çok risk alacak. | Open Subtitles | سيخاطر بشكل اكبر و اكبر ليحقق هدفه النهائي |
Düşmanın en fazla zararı verebilmesi için en kolay yol. | Open Subtitles | إنها أسهل وسيلة ليحقق العدو أقصى عدد من الإصابات في صفوفهم |
Bunu senin için yapacak biri olmadığı için asıl. | Open Subtitles | ذلك بسبب أنك لم يكن لديك شخص بجانبك ليحقق ذلك من أجلك |
Spencer, kaybolmasını araştırması için özel bir detektif tuttum. Kız kardeşin için endişelendim. | Open Subtitles | استأجرت متحرياً خاصاً ليحقق في اختفائها كنت خائفاً على شقيقتك |
Fosbury'nin tekniğinde, atlamacının gövdesini kütle merkezinden ayırması yüksek atlamada yeni rekorlar getirdi, daha da yüksek çıtaları aşmak için çok daha fazla alan verdi. | TED | تقنية فوسبوري فتحت آفاقاً جديدة في رياضة الوثب العالي عن طريق فصل جسم الواثب بعيداً عن مركز كتلته، مما أتاح له مجالاً أكبر ليحقق وثبات أعلى وأعلى. |
Eğer oda arkadaşım, Nijeryalı yayıncım, Mukta Bakaray hakkında fikir sahibi olsaydı, ve bankacılığı bırakıp, rüyasını gerçekleştirmek için, bir yayınevi kuran sıradışı bir adam olduğunu bilseydi ne olurdu? | TED | ماذا لو علمت شريكتي في الغرفة عن الناشر النيجيري، موكتا باكاراي، رجل معروف ترك وظيفته في البنك ليحقق حلمه ويبدأ دار نشر؟ |
Çünkü o hayallerini gerçekleştirmek için bir şeyler yapıyordu. | Open Subtitles | لأنه كان يقوم بشئ ليحقق أحلامه الكبيرة |
İsyanımızın başarısı için, hep birlikte aya dua edelim. | Open Subtitles | دعونا نصلي لقمر ليحقق لنا مهمتنا |
Anlaşmasına sadık kalabilmesi için buralarda olmayacak olması ne kötü! | Open Subtitles | من المؤسف أنه لن يكون هنا ليحقق الإتفاق |
Karısının intikamı için ufak bir bedel. | Open Subtitles | سعر صغير ليحقق انتقامه من مقتل زوجته |
Her kim yapmışsa bunu Shawn'a yakın olmak zorunda bunları yapabilmek için. | Open Subtitles | وهذا على أفتراض أن من فعل هذا كان لابد له التقرب من " شون " ليحقق ذلك |