"ليخبرها" - Traduction Arabe en Turc

• söylemek için
• söylemesi gereken

Annesine söylemek için koşuyor ve anne, dolaptan bir Sado-mazo kıyafetiyle çıkıveriyor.
يذهب مسرعاً إلى أمه ليخبرها. تخرج الأم من غرفة الملابس مرتديةً زيّاً مثيراً.

O düşen adam, son şansını Sally'e aşkını söylemek için kullanmak istemiş.
هذاالرجلسقط, كل ما أراده هي فرصة أخيرة ليخبرها بمشاعره حيالها

O kadar gün içinde bugünü, annesini tanıdığını söylemek için, onun en incinebilir gününü seçiyor.
حسناً، لقد إختار اليوم من بين كل الأيام اليوم الذي هي أضعف ما تكون فيه ليخبرها أنه يعرف أمها

Evet bu avukatının ona söylemesi gereken bir şeydi ama avukatı orada değildi.
نعم وهذا كان ليكون شيء ممتاز لمحاميها ليخبرها به الا انه لم يكن هناك

- Evet, yaralandığını söylemek için annesini arattırmıştım.
أجل، جعلت أحدهم يتصل بأمها، عندما عثرنا عليها، ليخبرها أنها أصيبت.

Hao-hao, ona ayrı dünyaların insanları olduklarını söylemek için notlar yazardı.
بمرات عديدة، كان هاو هاو يخربش كتابات... ليخبرها... انهما ينتميان لعالمين مختلفين

Michael, kocasını bulduğunu söylemek için Lindsay'i arar.
أتصل (مايكل) بـ (لينزي) ليخبرها أنه وجد زوجها

X dün gece gelemeyeceğini inanılmaz göz alıcı süper sevgilisi Y'ye söylemek için aramayan bir moron.
لنرى، (س) عبارة عن أحمق لم يتّصل بالفاتنة الرائعة (ص) ليخبرها عن عجزه عن الحضور ليلة أمس.

Görünüşe bakılırsa kocasını öldürdüğünü söylemek için.
-جليّاً ليخبرها أنّه قتل زوجها .