Yeni bir kalça isteyen 70 yaşındaki birini böylece yeniden golf oynayabilir, bahçeyle uğraşabilir. | TED | بعض مَن بلغ عمرهم 70 عاماً يريدون استبدال مفصل الورك ليستطيع أن يلعب الجولف أو يروي الحديقة |
Biraz daha tumturak istiyordu. Bu yüzden orkestranın yerini büyüttü, böylece daha fazla tiz sesli enstrüman koyabilecekti. | TED | أراد أن يضيف بعض الزخرفة على الموسيقى. فقام بتوسيع مكان الأوركيسترا ليستطيع إضافة المزيد من الآلات منخفضة الوتيرة. |
Bana yakınlaşmaya çalışıyor böylece bizi öldürebilir. | Open Subtitles | و هو يحاول التقرُّب منّي ليستطيع قتلنا جميعاً |
Düdük çaldığımda Romeo'yu serbest bırak böylece Juliet'ine kavuşsun. | Open Subtitles | عندما اطلق صفارتي اطلق روميو ليستطيع العودة الى جولييت حسنا |
Bununla bir okul yaptırabilirsiniz, Herkes gidebilir böylece! | Open Subtitles | يمكن بناء مدرسة كاملة بهذا ليستطيع الجميع الذهاب |
böylece, maymun elini delikten içeri sokar ve meyveyi yakalar, ama yumruğu kapalı haldeyken delikten geri çıkarmak için fazla büyüktür. | Open Subtitles | وعندما يضع القرد يده بالداخل ويسحب الفاكهة قبضة يده المغلقة كبيرة جدا ليستطيع سحبها من الثقب |
Onu evine göndermeye çalışıyorum böylece evlenebilirler. | Open Subtitles | أنا أحاول إرساله لمنزله ليستطيع الزواج بها. |
Senin de izninle bunların kopyalarını almak isterim böylece Harlan inceleyebilir. | Open Subtitles | أنها جزء من المسألة من بعد إذنك أريد نسخا من هذه أن ترسل إلى بيتي ليستطيع مراجعتهم |
Benim yerime geçebilecek bir öğretmen bulamamışlar, o yüzden bu geceki derse bizim küçük serserimizi de götürüyorum böylece kendini toparlamazsa, gelecekte... ..nasıl biri olacağını görebilir. | Open Subtitles | لم يتمكنوا من إيجاد بديل للتدريس بدلاً عني, لذا سأقوم بأخذ شابنا المجرم الصغير معي للصف الليلة ليستطيع رؤية مستقبله |
Sahte kızlardan hepsine de aşık olduğu için resimlerini kesip, diz üstü bilgisayarındaki bir dosyaya yapıştırdı böylece onlara hep sahip olabilecekti. | Open Subtitles | لقد سقط ضحية للخمس حسابات الزائفة الخاصة برجلنا و إحتفظ بصورهن في ملف علي حاسبه المحمول ليستطيع دائمًا النظر لهن |
Oturumun sonunda görüşme kaydının bir kopyası size veriliyor. Diğer bir kopyası da Meclis Kütüphanesi'ndeki Amerikan Halkyaşamı Merkezi'ne gönderiliyor. böylece büyük büyük büyük torununuz bir gün büyükbabasının sesini ve bu sesle anlatılan hikayeyi dinleyebilir. | TED | وفي ختام الجلسة تنصرف برفقة نسخة من المقابلة فيما تذهب أخرى لمركز الفلكلور الأمريكي في مكتبة الكونغرس ليستطيع حفيد حفيد حفيدك يوما ما أن يتعرف على جدك من خلال قصته وصوته. |
böylece, geriye kalanlara da kolaylıkla saldırabilsin. | Open Subtitles | ـ ليستطيع إصطياد البقية من الناس |
böylece bilgi amaçlı kullanılabilir. | Open Subtitles | ليستطيع الناس استعمالهم لمعلومات شخصية |
Braden'ın seninle en az bir yaz geçirmesi şart böylece bir babası olduğunu söyleyebilir, uyuz, Higgins! | Open Subtitles | يجب أن يقضي "برادين" صيف واحد ع الأقل معك ليستطيع بعد ذلك أن يقول ان لديه أب فاشل |
Raphael Arnold profilini yarattı böylece sizi araştırabilecekti bunu sadece siz anlayabilirdiniz. | Open Subtitles | (و صنع حساب (رافائيل أرنولد ليستطيع منه خلاله مراقبتك لكنك إستطعتي كشفه |
(Gülüşmeler) Basit yaşamalıyız, böylece diğerleri de basit yaşayabilir. | TED | (ضحك) علينا أن نعيش ببساطة؛ ليستطيع غيرنا العيش فحسب. |
böylece eşi, sigorta parasını alabilirdi. | Open Subtitles | ليستطيع أعطاء زوجته التأمين |
böylece herkes görebilir. | Open Subtitles | ليستطيع الجميع رؤيتها. |
Her Kasım, onların kabinini kullanmasına izin veriyorlar böylece ofisteki bütün çocuklarla gizli bir ava gidebiliyor. | Open Subtitles | في كل شهر (نوفمبر) يدعونه يستخدم مقصورتهم ليستطيع الذهاب في رحلة صيد سرية ، مع بقية الشباب في المكتب |
böylece herkese bir mesaj verebilir. | Open Subtitles | ليستطيع توصيل الرسالة حقاً |