"ليست جزء من" - Traduction Arabe en Turc

    • bir parçası değil
        
    • dahil değil
        
    • parçası değildir
        
    İlk olarak, masrafın negatif olduğunu ima ediyor olması. Öyle ki bir şekilde amacımızın bir parçası değil. TED اولاً: تجعلنا نفكر ان المصروفات العامة سلبية ذلك بأنها بطريقة ما ليست جزء من القضية
    -Sahi mi? -O her şeyi biliyor. Ama bu planın bir parçası değil. Open Subtitles هي تعرف كل شيء ..لكنها ليست جزء من الخطة
    lçine monte edilmiş, telsizin bir parçası değil. Open Subtitles لقد تم الحاقها به , ولكنها ليست جزء من الراديو
    Onlar hakkındaki sorular anlaşmamızın bir parçası değil. Open Subtitles الذي طلبتك من أجله شيء واحد لكن الأسئلة عنهم ليست جزء من صفقتنا
    Dave, üzgünüm ama provalar pakete dahil değil. Open Subtitles حسنا , دايف , انا اسفة , لكن البروفات ليست جزء من حزمة عرض الرقص
    Haset gerçekten bir takım oyunu parçası değildir. Open Subtitles الشماتة ليست جزء من العمل الجماعي
    Fakat o ilkelerimizin bir parçası değil, bu yüzden onu öğrenmek zorunda değilsin. Open Subtitles ولكنها ليست جزء من الشعار، لذا لا يجب أن تتعلم ذلك
    Bitkin ve şişirilmiş balıklar bu hayalin bir parçası değil. Open Subtitles التعب ، و الدعايات الضخمه ليست جزء من رؤيتي
    Arabayı sürmen anlaşmanın bir parçası değil. Open Subtitles قيادتك ليست جزء من الاتفاق أنا فقط في شراكه معكي
    Şefkatli bakışlar işinin bir parçası değil. Open Subtitles فنظرات العطف ليست جزء من وظيفتك
    Silahlar da bu ilerleyişin bir parçası değil midir, baba? Open Subtitles - إدي ! الأسلحة ليست جزء من ذلك التقدم حماية الناس تكون بصنع الأسلحة ؟
    Bırak onu gitsin. O bu şeyin bir parçası değil. Open Subtitles أتركها و شأنها انها ليست جزء من هذا
    Kızım bu olayın bir parçası değil, beni anlıyor musun? Open Subtitles إبنتي ليست جزء من هذا، سمعتني؟
    Mutluyken göz yaşı dökmen benim programımın bir parçası değil. Open Subtitles تجري عندما تكون سعيداً... ليست جزء من برمجتي
    - Evet, çok , ancakomurganın bir parçası değil. Open Subtitles - نعم,تشبهها كثيرا لكنها ليست جزء من الحبل العصبى
    - Dinle beni, ailem bu işin bir parçası değil. Open Subtitles انصتي لي، عائلتي ليست جزء من هذا.
    Laurie. Hırsızlık, "keşfet, gerekçe göster ve sakla"nın bir parçası değil. Open Subtitles -لوري) ، السرقة ليست جزء من "حدد ، سوغ ، خبئ) "
    Bırak onu. Bunun bir parçası değil. Open Subtitles دعيها تذهب هي ليست جزء من هذا
    Fakat River bu olanların bir parçası değil. Open Subtitles حسناً لكن (ريفر) ليست جزء من هذا
    - Anlaşmaya o dahil değil. - Ne anlaşmasıymış bu böyle? Open Subtitles إنها ليست جزء من الصفقة - وماذا تكون هذه الصفقة؟
    Eğer Chuck Bass hakkında bir şeyler biliyorsam babalık onun hayat tarzının bir parçası değildir. Open Subtitles إذا كنت أعرف أي شيء (عن (تشاك باس فإن الإبوة ليست جزء من نهج حياته

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus