Bunlar kayıp değil çünkü bunlar daha doğmadılar. | TED | ليست مفقودة لأنهم ماتوا؛ فهم لم يولدوا أصلاً. |
o... kayıp değil... | Open Subtitles | بالطريقة التي شرحتها نعم ، بالطريقة التي شرحتُها ، فهي ليست مفقودة |
Senin kayıp değil dediğin bir kızın videosu bu. | Open Subtitles | إنه مقطع لفتاة صغير إدعيت أنت بأنها ليست مفقودة |
Mills kardeşler şu hayatta bana kalan tek ailem ve Jenny de kayıp değil. | Open Subtitles | الأخوات ميلز أقرب الي العائلة التى قمت بتركها لكنها ليست مفقودة |
Yani gerçekten kayıp sayılmaz değil mi? | Open Subtitles | أعني ، أنها ليست مفقودة بالضبط ، أليس كذلك ؟ |
Kayıp falan değil o kız. Şu herifle birlikte sadece. | Open Subtitles | ليست مفقودة إنها مختبئة فحسب مع هذا الشخص |
kayıp değil miymiş? Benim dünyamda kayıp ama. | Open Subtitles | إنها ليست مفقودة,إنها في عالمي |
O kayıp değil, saklanıyor. | Open Subtitles | إنها ليست مفقودة بل مخطوفة. |
Demek ki, büyük hayvan gruplarının arasındaki bağlantılar aslında kayıp değil. | Open Subtitles | ليست مفقودة في الحقيقة، |
kayıp değil aslında, değil mi? | Open Subtitles | إنها ليست مفقودة, أليس كذلك؟ |
kayıp değil. | Open Subtitles | هذه القلادة ليست مفقودة. |
Fakat kayıp değil. | Open Subtitles | لكنها ليست مفقودة |
O kayıp değil. | Open Subtitles | انها ليست مفقودة |
Başkanın eşi kayıp değil. | Open Subtitles | زوجة المحافظ ليست مفقودة. |
kayıp değil. Jace'le birlikte. | Open Subtitles | ليست مفقودة إنها مع جيس |
Ama o kayıp değil! | Open Subtitles | لكنّها ليست مفقودة! |
Doktor Chakravany kayıp değil. | Open Subtitles | -دكتورة تشكرفاتي ليست مفقودة |
O kayıp değil, Clancy. | Open Subtitles | هي ليست مفقودة يا (كلانسي). |
Emma kayıp değil. | Open Subtitles | إيما) ليست مفقودة) |
İki saat geçmiş, Marvin.Bu kayıp sayılmaz.Bu akşam yemeği için geç kalınmış demektir.. | Open Subtitles | تلك ليست مفقودة ذلك تأخير على عشاء |