Eğer suçlu olmasaydı Johnson kendisi gelip teslim olurdu. | Open Subtitles | جونسون ما كان ليسلم نفسه ان لم يكن هناك ما يدينه |
Efendim, sizi bu işe karıştırmak zorunda kaldığım için çok üzgünüm... ama bu kaydı Başsavcı'ya bizzat teslim edecek... birine ihtiyacım vardı. | Open Subtitles | سيدي، أنا متأسف للغاية أني قد أشركتك في هذا ولكني في حاجة لشخص يمكنه الدخول ليسلم هذا الدليل يداً بيد إلى المدعي العام |
Bugün sevgilin, kendi filmini 3 Oscar'lı yapımcıya elden teslim edebilir. | Open Subtitles | و لدى عشيقك اليوم الفرصة ليسلم فيلمه إلى منتج حصل على ثلاث جوائز أوسكار |
Zaman doldu. Herkes çalışmalarını teslim etsin. | Open Subtitles | انتهى الوقت، ليسلم الجميع عمله |
Belki de vaka özetlerini vaktinde teslim cesaret cezası da verebilirsiniz. | Open Subtitles | .ليسلم ملخصات قضيته في الوقت المحدد |
Wesley'in yani bizim Wesley'in gidip kendi elleriyle Connor'u Holtz'a teslim ettiğini mi söylüyorsun? | Open Subtitles | أتقول أن (ويزلي) ذهب إلي هولتز) ليسلم له (كونور) ؟ |
Onunla konuşur, teslim olmasını sağlarım. | Open Subtitles | كلمته ليسلم نفسه |
teslim olması için Farrow'u ikna etmeye çalıştığını iddia ediyor. | Open Subtitles | يدعي بأنهُ كان يتحدث مع (فارو) ليسلم نفسه. |
Buraya Neal'ı teslim olmaya ikna etmek için geldim. | Open Subtitles | اتيت الى هنا لإقناع (نيل) ليسلم نفسه |